Evlilik genç kızların en büyük hayalidir. Peki evlilik tam olarak nedir? Sadece bir evin içinde, birlikte kalabilmek için atılan bir imza mıdır? Ailemizin onay verdiği hatta bazen vermediği biriyle birlikte olmak mıdır? Aile evinden çıkma amacıyla kullandığımız bir araç mıdır? Bunların hiçbiri evlilik dediğimiz kurumun tanımları değildir. Evlilik, hayatımızdaki kişiyle birlikte tamamlandığımızı hissetmek, bütünleşmek ve bütünlemektir. Bu 3 kavramın da olabilmesi için gerekli olan tek kural da hayatımızdaki insanın farklılıkları veya benzerlikleriyle bizim hayata karşı oluşturduğumuz dünya görüşünü tamamlamasıyla ve uyuşmasıyla olur.
Bir ilişkinin evliliğe dönüşmesi için bir zaman sınırı yoktur. Bu şu demek; ister 15 sene beraberliğiniz olsun, ister 15 ay bu evlilik için bir belirteç değildir. Sormamız ve sorgulamamız gereken şey birlikte geçirdiğimiz zamanının uzunluğu değil, bu zaman içerisinde ne kadar kaliteli zaman geçirdiğimizdir.
Bizim danışanlarımızdan en sık duyduğumuz şikâyet; evlenmeden önce böyle değildi, çok değişti gibi cümlelerdir. Aslında değişen tek şey kişinin normal zamanda hissettiği kaybetme korkusunun biraz daha aza inmesidir. Bunun dışında genel olarak değişen tek şey aslında kendinizdir. Evlilik kurumuyla birlikte; hayatımızdaki insanda görmek istemediğimiz, sevmediğimiz belki hep göz ardı etmek istediğimiz tüm tutum ve davranışlar ortaya çıkmaya başlar. Yani kısacası değişen hayatımızdaki insan değil bizim bakış açımız ve algılarımızdır. Peki evlilik düşünmeden önce yapmamız gereken bir şey var mı? Tam da bu noktada size yardımcı olabilecek 11 soru ile karşınızdayım. Evlenmeden önce kendinize bu 11 soruyu sormanızı ve dürüstçe cevap vermenizi istiyorum. Cevabı ‘hayır’ veya olumsuz olan herhangi bir soru için tekrar düşünmenizi ve ‘bu bana ileride sorun yaratır mı’ ‘eğer bu konuda uyuşmuyorsak evlilik hayatımıza ne kadar ve ne tür etkisi olacak?’ diye kendinizi tekrar sorgulamanızı öneririm.
1) Alışkanlıklarınızda dengeli bir benzerlik var mı?
2) Geleceğe yönelik amaçlarınız ve onlara ulaşma yol ve çabalarınızda bir benzerlik var mı?
3) Ailelerinizin birbirine benzeyen ve ayrılan yönleri nelerdir?
4) Ailelerinizin evliliğinize bakış açısı, katkı getirici ve engelleyici yönleri nelerdir?
5) Çatışmaya neden olabilecek sorunlara yapıya çözüm yolları önermekte iki tarafta istekli mi?
6) Kurulacak ailenin ekonomik kaynaklarının durumu ve aile bütçesini harcama biçimi ve paranın yönetimi konusunda uyuşuyor musunuz?
7) Çocuk yapma zamanı ve çocukların genel eğitimi konusunda anlaşabiliyor musunuz?
8) Sosyo-ekonomik durum ve eğitim düzeyi yönünden, dengeli bir benzerliğe sahip misiniz?
9) Fiziksel yapı, zihinsel, sosyal ve duygusal olgunluk, beden ve ruh sağlığı yönünden birbirinize uygun musunuz?
10) Ailede kadın-erkek rolleri ve cinsel ilişkiler hususundaki düşünceleriniz uyuyor mu?
11) Genel insan ve çevre ilişkileri, arkadaş edinme ve arkadaşlığı sürdürmek ile ilgili sosyal değer ve görüşlerinizde dengeli bir tutum ve benzerlik var mıdır?
Bugünkü yazımızın sonuna gelirken söylemek istediğim son şey; Evinize anahtarlı bir para kasası aldığınızı düşünün. Bu kasaya para koydukça paranız artmaya devam edecektir. İlişkinin de temeli bu benzetmeyle hemen hemen aynıdır. Hayatınızı evdeki o kasa, bakış açınız ve mutluluklarınız da bu kasadaki paradır. Bu hesaba ne kadar mutlu an yatırırsanız ilişkiniz de o kadar mutlu ve uzun ömürlü olur. Amacınız kasanızı mutlulukla doldurmak olmalı. O kasayı açan anahtarınıza da koşulsuz sevme, anlayış, hoşgörü, arkadaş olabilme, samimiyet, şefkat, emek, sabır ve fedakarlık anahtarlarını takın. Anahtarlığa takılan tüm bu olgular mutlu evliliğin kasasını açan altın anahtarlığını barındırır.