Hükümet krizi aşılmış gibi

Uzun müddetten beri, Başbakanlığın boşalması ile başlayan ve Bakanlar Kurulunun karar üretememesi nedeni ile ülke bir kriz noktasına sürüklenmişti.

Uzun müddetten beri, Başbakanlığın boşalması ile başlayan ve Bakanlar Kurulunun karar üretememesi nedeni ile ülke bir kriz noktasına sürüklenmişti.
Bir ay Hükümetin oluşması için geçen zaman da eklenince olması gereken işlerin olmaması. Halkımızı çok ama çok sıkıntılara sokmuştur.
Birçok devlet dairesindeki işler büyük oranda aksamakta veya hiç yapılamamaktadır.
Mali yılı bütçesinin Cumhuriyet Meclisine sevk edilmesinin tarihi geçmiştir.
Ayni zamanda Cumhuriyet Meclisinin Başkan ve Başkan yrd. seçimi ilgili mevzuatların amir hükümlerine rağmen yerine getirilemiyor ve daha bir çok olumsuzluklar oluşuyor.
Bir aylık bir zaman kaybından sonra iki hükümet oluşumu denemesi yapıldı. İkisi de başarısızlıkla sonuçlandı.
Herkes elini taşın altına koymaya hazır olduğunu açıklıyor. Fakat sonuçta ellerin taşın altında değil de taşın üstünde, taşa daha da ağırlık veren bir manzara oluştuğu görülmektedir.
Üçüncü hükümet oluşumu girişimi sonucunda ise üç parti. UBP, DP ve YDP bir seçim hükümetinde anlaşmaya vardı.
Sandalye sayıları 25.
Meclisin açılış nisabı salt çoğunluk ise 26.
Halkın girdiği sıkıntılardan ve krizden kurtulması için elini taşın altından hiç çıkarmayan siyasiler ve partileri. Oluşturulmaya çalışılan erken seçim azınlık hükümetinin. Meclisin açılması için 26 sayısına ulaşmasını engelleme girişimlerinin propagandasını yapmaya başlamışlarken. Beklenmeyen bir olay oldu ve HP’den üç milletvekili istifa ederek, Meclisin açılması için salt çoğunluğu sağlayacakları açıklamasında bulundu.
Bu üç vekile, ülkedeki krizin daha da büyümesinden yarar ummaya çalışan çevrelerden. Derhal eleştiriler gelmeye başladı. Bu vekiller, ayrıca, partilerinin hükümete girmesi tarafı olan vekiller.
İstifa eden vekiller adına konuşma yapan Mesut Genç :
“Halkın yanında durmayanlarla olmamızın bir anlamı yok .”
Bu üç vekil için türlü dedikodular, yazılmaya çizilmeye başladı.
Bunların başında bakanlık iddiaları da gelmektedir.
Seçim ve Halk oylaması Yasasında yapılan değişiklikle, partilerinden istifa eden milletvekillerinin. Dönem sonuna kadar bağımsız vekil olarak kalacaklarına dair, amir hüküm vaaz etmektedir.
Ancak, normal veya erken bir seçimde, herhangi bir siyasal partiden aday olacakları konusunda da açık hüküm vardır.
Oluşacak hükümetten yana tavır koyan bu vekillere. Belki de ilk seçimlerde milletvekili adaylığı için kontenjan vaadinde bulunulmuş olunabilir.
Böyle bir vaat ve uygulama ilgili mevzuata aykırı değil.
Olması halinde, Halkın, bu davranış biçimlerine gereken yanıtı vereceğini düşünüyorum.
Çünkü, ülkeyi kaostan kurtarmak için ellerini taşın üstüne değil. Gerçekten, Hükümeti oluşturacak üç parti gibi taşın altına koymuşlardır.
Hayırlısı diyelim.
Cumhurbaşkanı seçimlerinde, şahısların değil de iki tezin seçiminin yapıldığını bu sütunlardan yazmıştım.
Federasyon ile Eşit egemenliğe dayanan iki devletli bir çözüm.
Bazı çevreler ikinci tezin sırf bir propaganda malzemesi olduğunu. Seçimden sonra, Federasyon görüşmelerine başlanacağını, basa basa dile getirdiler.
Seçimler oldu bitti. Bu çevreler, Federasyonun öldüğünü. İki devletli eşit egemenliğe dayanan çözüm önerisini BM GS Guterres’e bildirilmesini istediler. İsteklerinin nedeni de bunun mümkün olamayacağı kanısında oldukları için.
Onlara göre bu mümkün değil.
Fakat BM GS’nin görevlendirdiği geçici temsilcisi Lute. 5 ‘li konferans için yaptığı görüşmelerde. Sn. Tatar’ın, Federasyon görüşmelerinin sona erdiğini. Masada artık iki devletli eşit egemenliğe dayanan bir Türk tezinin olduğu gerçeğini söyledi.
Buna rağmen bu çevreler, hala daha Sn. Tatar’ın, BM’ye ulaştırdığı yeni Türk tezi ile ilgili olarak, böyle bir şeyin olamayacağı algısından kendilerini kurtaramadılar.
Bunun için sürekli Türkiye’yi gösterir oldular.
7 Aralıkta, Akdeniz Üniversitesinde yapılan “Doğu Akdeniz “ çalıştayında konuşan TC Dışişleri Bakanı Sn. Çavuşoğlu, konuya noktayı koydu.
“ 50 sene daha federasyon için müzakere etmenin bir faydası var mı ? yok. Bu statükodan Rum kesimi faydalanıyor. KKTC halkı ise cezalandırılıyor ” dedi.
Yıllarca eşit egemenliği savunanlar, bu memlekette 50 yıl statükocu olarak suçlanmıştı.
Elli yılın sonunda gerçeğin bu olmadığı. Statükocuların güneyde olduğu gerçeği de böylece ortaya çıkmış oldu.


Bu haber 6366 defa okunmuştur

:

:

:

: