Bu rakamlar şaka değil.
Türkiye'de son 24 saatte 204 bin 289 Kovid-19 testi yapıldı, 29 bin 617 kişinin testi pozitif çıktı, 229 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta 5 bin 980 oldu.
Güney’de her gün 300-500 vaka çıkıyor.
Bizde son 24 saatte 8 pozitif vaka açıklandı. Rakam küçük ama ülkenin en büyük hastanesinin başhekiminin testi pozitif, Sağlık Bakanı ise kendini ev karantinasına aldı.
Dünya genelinde toplam vaka sayısı 73 milyona dayandı.
Durum böyleyken “bizde yılbaşı kutlaması zehir oldu” diyenlere şaşırmamak elde değil. Şu an ne dünyada, ne de ülkemizde kutlama yapacak bir hal yok.
Ölüm sinsi bir virüs kılığında kol geziyor.
Sevdiklerimizi bizden ayırmak için fırsat gözlüyor.
Üstelik tam da yüzdük yüzdük, kuyruğuna geldik derken, aşı uygulamaları tüm dünyada ay sonuna kadar başlayacakken…
Bu manada bizler de eğer “önce sağlık” diyorsak, Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin aldığı kararlara harfiyen uymak zorundayız.
7 günlük karantina süresinin 10 güne çıkarılmasından tutun da Güney Kıbrıs’a tüm geçişlerin durdurulmasına kadar hepsinde haklılık payı vardır.
Nasıl olmasın? Gençlerin korana bulaş partileri düzenlediği komşuda her gün açıklanan 300-500 vaka, Güney’de çalışanları da korumamız gerektiğini ortaya koyuyor.
25 Aralık tarihine kadar alınan önlemler şüphesiz bu tarihte önce toplanacak Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nde yeniden değerlendirilecek.
Alınan karalarda tek bir tutarsızlık var. O da meyhaneleri kapatan komitenin, restoranları hangi değerlendirmeyle açık bıraktığıdır.
Restoranla meyhane arasındaki farkı biz anlayamadık. Mönü de içki olmasının temel belirleyici olamayacağını dikkate alırsak, kararı alanlar buna mantıklı bir izahatta bulunmalıdır.
Şu an atandaş olarak bize düşen maske, hijyen ve sosyal mesafe kurallarına bağlı kalmak. Aksi halde aşının gelmesine sayılı günler kala, denizi geçip derede boğulmak gibi korkunç bir felaketle karşı karşıya kalabiliriz. Bizden söylemesi…