Hükümet mali açıdan bir nebze rahatlamıştır

Ödenmeliydi, kesilmeliydi, haktı, hak değildi tartışmaları yaşayan 13. maaş kaosu. Hükümet ortaklarının Başkanlarının Ankara ziyareti ile bu ve diğer yaşanan, bazı kesimlerce yaşatılmasına çalışılan ekonomik sıkıntılar. Sn. Oktay’ın açıklamaları ile billurluk kazandı.

Ödenmeliydi, kesilmeliydi, haktı, hak değildi tartışmaları yaşayan 13. maaş kaosu. Hükümet ortaklarının Başkanlarının Ankara ziyareti ile bu ve diğer yaşanan, bazı kesimlerce yaşatılmasına çalışılan ekonomik sıkıntılar. Sn. Oktay’ın açıklamaları ile billurluk kazandı.
Pandeminin de büyük oranda getirdiği başta sağlık ve ona bağlı olarak sosyal hayatın içerisine düştüğü durum karşısında oluşan vahamet, ülkede etkilenmeyen kişi ve sektör bırakmamıştır.
Seneyi kapatmak ve yeni seneye girmek için mali sıkıntı yaşayan yeni hükümetin. Bu sıkıntıları aşmak için toplamda 640 milyona acilen ihtiyacı vardı.
Bunun için yeni hükümetin koalisyon ortaklarının Başkanları Ankara’ya resmi ziyarete gittiler.
Kıbrıs’la yetkili olan Cumhurbaşkanı Yrd. Sn. Oktay’la yapılan görüşmelerde. Talep edilen miktar 640 milyon. Verilen miktar 800 milyon.
Ankara, KKTC’deki vahameti bu miktarı vermekle kavramış görülmektedir.
Pandemi nedeni ile ekonomik ve mali çarkları dönemez hale gelen hemen hemen tüm sektörler için gelecek olan bu kaynak. Belki küçük de olsa yaralara merhem olur.
Yaralar dedim.
Bu yaraların büyük bir kısmı, Güzelyurt ve Lefke ilçelerinde oluşmuştur.
Yara yüzeyden küçük görülse bile, dışarıya büyüyen cinsten olmayıp. İçeriye doğru büyüyen bir sarmal haline dönüşmeye başlamıştır.
Güzelyurt ve Lefke ilçesi halkının büyük bir kesimi, narenciye ile iştigal etmektedir.
Bilhassa Güzelyurt’ta ikamet eden kişilerin büyük bir kesimi, güney göçmeni. Güneydeki mal varlıklarına karşılık, puanlama usulü ile bu kişilere, güneydeki eşdeğerlerini karşılayan, kaynak verilmiştir. Bu kaynakların büyük bir kesimi narenciye bahçesidir.
Narenciyenin, ülkede sorunları bitmez. Bitmeyen sorunlarına bu yıl yenisi de eklenerek katmerleşti.
Bu yılki katmerli sorun.
Narenciye hasadı ile ilgili.
Yani ürünün kesilmesi sorunu.
Narenciye ürünü her yıl Türkiye’den gelen çalışma izinli kesim işçileri tarafından hasat edilmektedir.
Bu işçilerin bu yıl adaya gelememesi gündemde. Nedeni ise ülkeye girişlerde uygulanacak karantina masrafları. 1500 işçi için toplamda bir buçuk – iki milyon TL ihtiyaç hasıl olmaktadır.
İlgili sektör temsilcileri tarafından yapılan tüm girişimlere rağmen bu kaynak bulunamamıştı.
İşçiler gelmezse ne olur ?
Ortalama olarak narenciye ürününden elde edilecek olan miktar 400 milyon TL.
Bu 400 milyon TL meblağın tümü üreticinin değildir.
Üretici bu paydan en son nasibini alır.
Sırayla, kesim işçileri, Fabrikada çalışan sarım işçileri, kamyoncular budayıcılar, Tarım ilaçları ve gübre satan müesseseler v.s .
Ürün kesilmez ve dalında kalırsa. Tüm bu sektörler zarar görecektir. En başta üreticiler tabii.
Çünkü ağaç, sürekli bakım ister.
Mali güçlükle uğraş veren narenciye üreticilerinin, bahçelerine bakamaması hasıl olmayacak mı ?
Bir dönem bakımı yapılamayan bahçeyi, eski hale getirmek için yıllar gerek.
Sn. Oktay’ın açıkladığı müjde, Narenciye üreticileri için de geçerli olsa gerek.
İki milyon TL. 800 milyon içerisinde, okyanusta bir damlacık gibi.
Hiç geç kalınmadan, bu işçilerin gelebilmeleri için her türlü mali ve sıhhi önlem alınarak bu sağlanmalıdır.
Aksi takdirde yukarıda bahsettiğim sektörlerde, ciddi sıkıntıların getireceği kaoslar sayesinde. Hükümet de ciddi sıkıntılara girebilir.
Unutmayalım ki bu hükümet seçim hükümeti ve sandık da çok uzakta değildir.
Bir buçuk, iki milyon TL behemehal bulunmalıdır.
Bu sektör de eğitim sektörü gibi ülkeye artı değer sağlamaktadır.
Nasıl ki eğitimde, Hükümet 30 bin öğrenciye 50 milyon TL bir karantina kaynağı bulabiliyorsa. 1500 işçi için de 2 milyon TL kaynak bulmak zorundadır.
Hasat için yumurta, kapıya dayanmıştır.
Beklemeye hiç gelmez. Getirilemez.
Sektör bundan çok ama çok rahatsız.
Umarım yazım baskıya verilirken bu soruna çare bulunmuş olsun.
Bulunmazsa ne olur ?
Hükümet her açıdan büyük sıkıntılara kapı açar.
Benden hatırlatması.
Sonra Yalçın Cemal demedi denmesin.
Bu haber 7361 defa okunmuştur

:

:

:

: