HP tarafından atanan Batur Sağlamer’in de içinde olduğu Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu’nda, birinci derecede akrabalara kredi dağıtıldığı iddiaları büyük yankı yarattı.
Bu haber, Kalkınma Bankası’nın bu memleketin kanayan yarası olduğunu bir kez daha gösterdi.
Dün ada TV’de konuk olan KTAMS Başkanı Güven Bengihan, Star Kıbrıs ve Ada TV’ye yaptığı yayıncılık nedeniyle teşekkür ederken, bankanın verdiği kredilerin geri dönmediğini bu ülkede yaşayan her insanın bildiğini ancak ne yazık ki bunun kanıksandığını söyledi.
Yönetim Kurulu üyeleri arasında akrabalara kredi verildiğine ilişkin iddiaları da yanıtlayan Bengihan, “Bırakın yakın akrabaları Kalkınma Bankası yönetim kurulu üyeleri arasında bile kredi çekenler var” dedi.
Bu kadarına gerçekten pes!..
Peki bu insanlar bu cesareti nasıl bulabiliyor?
Çünkü bugüne kadar bunu yapanların hiçbiri cezalandırılmadı. Hesap sorulmadı. Hep yapanın yanına kar kaldı.
Ne yazık ki önceki hükümet döneminden Halkın Partisi’ne bağlı olan Kalkınma Bankası’nda da durum farksızdı.
Hesap sorma iddiasıyla iktidara gelenler, ballı kaymaklı banka yönetim kurullarında yandaşlarına kredi dağıtmanın peşine düştüler.
Dörtlü koalisyonu Serdar Denktaş’ın arazi meselesini bahane edip, “temiz toplum temiz siyaset” sloganıyla bozan Kudret Özersay, onca iddiaya gözlerini kapadı, kulaklarını tıkadı.
Şimdi sorsanız kendisine yine eminiz ki “duymadım, görmedim, bilmiyorum” diyecektir. Ancak bu toplumun kendisine artık hiçbir inancı kalmamıştır.
Kalkınma Bankası’nın şu an bağlı olduğu Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nu da buradan medya olarak uyarmak boynumuzun borcudur.
Kendisinden önceki dönemi kapsayan bu iddiaların hiçbiri yenir yutulur değildir. Sayın Ataoğlu, bu iddiaları tek bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde inceletmelidir.
Kamuoyu vicdanı ancak böyle rahatlar.
Aksi halde hep çalıp çırpanın yanına kar kalır. Bu düzen böylece sürer gider.
O yüzden Kalkınma Bankası’nın tüm yönetim kurulu üyelerinin mal varlıkları, kredi verilenler arasında akrabaları olup olmadığı, bu kredilerin hangi amaçla kullanıldığı tek tek incelenmelidir.
Eminiz ki Özersay da bu konuda kendisine açık destek verecektir.
Belki de bu şekilde Sayın Özersay’ın da çok sevdiği ve her fırsatta dile getirdiği “Temiz toplum, temiz siyaset” idealine ulaşırız.
Ne dersiniz?