Esnaf kan ağlıyor. Çarşı pazarda siftah yapmadan dükkanını kapatan var. Bir taraftan ekonomik kriz, diğer taraftan covid salgınıyla oluşan bulaş riski herkesi kara kara düşündürüyor.
Düşündürüyor dediysek, bizlerden yani sokaktaki halktan söz ediyorum.
Anlaşılan o ki bu konuda Meclis’te bulunan milletvekilleri aynı kaygıyı taşımıyor.
10 aylık bir Meclis Başkanlığı nasıl böyle bir siyasi krize dönüştürülebilir?
Bir anda ortalık nasıl yangın yerinde döndürülür?
Bunu kimse izah edemiyor.
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası, koronavirüs salgınının başlangıcından bu yana geçen 10 ayda kapanan işletme sayısının bugünkü verilerle 4 bine ulaştığını açıkladı.
İşsiz kalanların sayısı 50 bine dayandı.
İstihdam rakamları ise 100 bine düştü.
Yani şu anda nüfusun sadece üçte biri çalışabiliyor.
Bunlar korkunç rakamlar.
Esnaf odası “bu gidişle yaza kadar taş üstünde taş kalmayacak” diyor.
Canı yanan isyan ediyor.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası da yaşananları trajikomik bularak, ilk seçimde halkın gereken yanıtı vereceğini söylüyor.
Herkes öfkeli, burnundan soluyor.
Ancak siyasetçiler tüm bunları göremeyecek kadar toplumdan kopuk yaşıyor.
Bir an önce yapılan hatadan dönülmeli.
Meclis başkanlığı seçimi bu memleketin en önemli gündemi değildir. 10 aylık bir koltuk için bu memleketi yakmayı göze alanlar bunun bedelini en ağır biçimde ödeyecektir.
Siyasetçilerimiz gündem yaratmak istiyorlarsa onlara gerçek gündemler de önerebiliriz.
Mesela Türkiye’de Cuma güne başlayacak aşı bize ne zaman gelecek?
Bu ülkeden kaçıp giden 40 bin üniversite öğrencisini ülkeye getirmek için ne yapacaklar?
Pahalılık alıp başını giderken, hangi ekonomik tedbirleri hayata geçirecekler?
Bitme noktasına gelen turizmi aşının da başlamasıyla canlandırmak için hangi önlemleri düşünüyorlar?
Dikkat ederseniz tüm bunların içinde ‘Meclis Başkanı kim olacak’ sorusu yok.
Çünkü halkın gündeminde bu soru yok.
Yalancı gündemlerle bu milletin geleceğini çalanlar bunun faturasını ilk seçimde öder. Bizden söylemesi.