Dünya dün nefesini tuttu. ABD’deki yemin törenini izledi.
25 bin silahlı asker, Biden’a sağ salim koltuğa oturması için eşik ederken, seçim yenilgisini hazmedemeyen Trump, Beyaz Saray’ı törenden dört saat önce helikopterle kaçarcasına terk etti.
Trump, 1869’dan beri halefinin yemin törenine katılmayan ilk başkan oldu.
ABD anayasası, görev süresi dolan bir başkanın yeni başkanın yemin törenine katılmasını gerektirmiyor.
Ancak Başkanın, görevi devredeceği yeni başkanın yemin törenine katılımı, ABD demokrasisinin istikrarına dair önemli bir işaret olarak görülüyordu.
Dün yaşanan manzara Amerikan rüyasının sandığımız kadar gerçek olmadığını bize gösterdi.
Demek ki ABD demokrasisi de sanıldığı kadar güçlü değilmiş.
ABD’nin tüm dünyaya yansıttığının aksine, kırılgan bir demokrasisi olduğu son bir ayda yaşanan olaylarla ortaya çıktı.
ABD’de var olan beyaz-siyah gerilimine bundan böyle cumhuriyetçi-demokrat gerilimi de eklendi.
Bugüne kadar dünyanın birçok noktasına demokrasi ihraç etme iddiasında bulunan ABD, yemin töreninde ve öncesinde yaşadığı travmayı uzun süre atlatamayacak.
25 bin silahlı askerin gücüyle olağanüstü önlemlerle koltuğa oturan Biden da hiçbir zaman rahat olamayacak.
Başkanlık sistemi tartışmalarında bugüne kadar hep örnek ülke gösterilen ABD’de artık “Başkan’ın yetkileri çok mu fazla” sorusu ciddi ciddi soruluyor.
Kötü niyetli bir başkan yönetime gelirse neler yapabilir?
Amerikalı aydınlar bu soruların yanıtını arıyor.
Sistemin açıkları noktasında tartışmalar yaşanıyor.
Kıbrıs’a gelecek olursan, Güney’deki başkanlık modeli ve Türkiye’deki başkanlık sistemine karşı ABD modelini de örnek gösteren bir çok aydın, KKTC’nin de kendine özgü bir başkanlık yönetimiyle yönetilmesini düşünüyor.
Ancak görüldüğü üzere mesele hiç de basit değil.
Düne kadar “en mükemmeli” diye tanımlanan ABD modeli, şu anda dünyada sorgulanıyor.
2002’den beri tek parti iktidarıyla yönetilen Türkiye, başkanlık sistemiyle fiili bir koalisyon uygulamak zorunda kaldı.
Güney’deki sistemin de mükemmel olmadığı zaman zaman yaşanan tartışmalarla görünüyor.
Dolayısıyla istikrar getirmesi için öneriler başkanlık sistemi, her zaman beklenen sonucu vermeyebiliyor.
KKTC’de de önümüzdeki günlerde tüm önyargıları bir kenara bırakarak siyasal istikrarı sağlayacak bize özgü bir model yaratabilir miyiz? Bunu değerlendirebiliriz?
Ancak başka bir ülkede uygulanan modelin tümüyle alınıp kopya edilmesinin de bazı sakıncalar doğuracağı ortadadır.
Bu yüzden önümüzdeki beş yılın en ciddi tartışma konusu bize özgü bir başkanlık modeli olacaktır.
Her parti mutfağındaki akademisyenlerle bu tartışmaya şimdiden hazırlanmalıdır. Bizden söylemesi…