İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott, Kıbrıs meselesinin çözümüne ilişkin, 'İki tarafa neye karar vermesi gerektiğini söylemek bize düşmez. Kendileri anlaşmak zorundalar. Ancak iki tarafın ortak zemin bulmasına yardımcı olmak ve meselenin karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşması için Birleşmiş Milletler'i (BM) destekleme konusunda elimizden geleni yapacağız' dedi.
Bu sözler çok anlamladır.
İngiltere’nin de artık Kıbrıs meselesinde adada taraflara herhangi bir modeli dayatamayacağının en temel göstergesidir.
Gelinen bu aşamada bile halen federasyon tezinin bu adada iki taraf için tek seçenek olduğunu düşünenler ve bunu BM kararlarına bağlayanlar, İngiliz Büyükelçi’nin sözüyle rüyadan uyanmalıdır.
Bu adada 150 yıla yaklaşan söz hakkına rağmen İngiltere’nin bile kabul ettiği bu gerçeğin içimizdeki bir kesim tarafından kabul edilmemesi çok trajikomiktir.
Bu adada ne Rum tarafına ne de Türk tarafına dışarıdan bir model empoze edilemez. Nasıl yaşayacağına burada yaşayan iki halk karar vermelidir.
Bu anlamda önümüzdeki en önemli viraj bir ay içinde New York’ta yapılacağı belirtilen 5+1 toplantısıdır.
Peki bu toplantıda yer alacak İngiltere böyle düşünürken, biz nasıl bir strateji izleyeceğiz?
Bunun da ipuçlarını dün Cumhurbaşkanı Ersin Tatar verdi.
Tatar, Şubat sonu ya da Mart başı yapılması planlanan 5+1 gayriresmi toplantısında, iki devletli, eşit egemenliğe dayalı bir çözümün argümanını ortaya koyacaklarını söyledi.
“Bizim tabii ki özlediğimiz, istikrar ve daha güvenli bir gelecek için bir anlaşmadır. Bu anlaşma için görüşmelere gideceğiz” diyen Tatar, ancak bu anlaşmanın Kıbrıslı Türklerin egemenliğinin ve devletinin tanınmasından geçtiğini belirtti.
New York’taki konferans öncesinde Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab da adayı ziyaret edecek.
Hem bu toplantılarda hem de 5+1 toplantısında Türk tarafı artık yeni pozisyonunu dünyaya ilan edecek.
Tatar’ın da söylediği gibi her ne kadar Rum tarafı resmi olarak reddetse de ilk kez, iki devlet formülü artık konuşuluyor.
“Eğer dediğimiz çerçeve olursa, herkesin kazanacağı bir anlaşma bulunabilir” diyen Tatar, şüphesiz adanın etrafındaki doğal kaynakların güvenli bir şekilde çıkarılmasından söz ediyor.
Dünya da bu kaynakları istiyorsa iki tarafı uzlaşmaya zorlayabilir. Doğu Akdeniz’de barış ve güvenlik için buna şiddetle ihtiyaç var.
İsteyen istediği kadar dirensin. Kıbrıs’ta önümüzdeki dönemde yeni sayfa açılıyor. O yeni sayfanın nasıl yazılacağı ise tamamen bu adada yaşayan iki halka bağlı.
Önümüzdeki dönemde İngiltere’nin bile kabullendiği bu gerçeği kabullenemeyenler fena halde yanılacak. Bizden söylemesi…