Kıbrıs sorununun patlak vermesinin esas nedeninin ENOSİS olduğunu tüm dünya duydu. Gelişmeler ile adada bunu yaşadı. Güney için hedef halen bu. 52 yıllık Federasyon görüşmelerinden sonra gelinen nokta bu.
Beşlinin gelmiş geçmiş tüm genel sekreterleri bu gerçeği yaşadılar. Son Genel Sekreter olan Guterres de Crant Montana’da buna şahit oldu. Sürecin başarısız olduğunu ilan etti.
Yani federasyon sürecinin son kullanma tarihinin Crant Montana’da hitam bulduğunu Genel Sekreter teyit etti.
Türk tarafı bunun üzerine, tüm tarafların temsiliyetini de kapsayacak şekilde, gayri resmi bir konferansın yapılmasını önerdi. Bundan amaç, yeni bir görüşme sürecinin mümkün olup olmadığını tarafların görüşleri ışığında belirlemek.
Kıbrıs müzakerelerini iyi niyet misyonu çerçevesinde sürdürmeyi üstlenen BM GS. Taraflarla özel temsilcisi tarafından yaptığı temaslar sonucu. Bu öneriyi kabullenerek 5+1 yapmaya karar verdi.
Özel temsilcisi Lute ile taraflar arasında yaptığı görüşmelerde. Türk tarafı, gerek KKTC ve gerekse garantör Türkiye’nin de konferansla ilgili görüşlerini alarak bu karara varmıştır.
Türk tarafının görüşleri, toplumlar arası federasyon görüşmelerinin hitam bulduğunu. Bundan sonra görüşme zeminin iki devletli uluslararası statüde bir ortaklık temelinde olacağı. Türk tarafının yeni tezi olarak GS’e resmi olarak bildirildi.
Türk tarafının bu yeni tezinin GS’e bildirilmesi ve GS ‘in gayri resmi 5+1 konferansı toplamaya karar vermesiyle. Türk tezinin gayri resmi konferansta masada olmasını da kabul etmiş sayılmaz mı ?
Türk tarafının yeni tezi, Rum yanlılarının paçalarını tutuşturdu.
Başta, GK daimi üyesi beşi bir yerde olmak üzere.
Adada 1964 yılından beri görev yapan ve Kıbrıs Türk Halkı için bunca zaman hiçbir yararı olmayan BM BG ‘nün görev süresini uzatan GK ‘nin beşlisi. Karar metninde, gayri resmi 5+1 konferansı için Federasyon tezine atıfta bulunma gereğini duydular.
Yukarıda değindiğim gibi paçaları tutuştu.
GK ‘nin beşlisi gerçekten adada sürekli adil bir çözüm istiyor mu ?
Buna bir bakmak lazım.
Statükodan, sadece Güney mi yararlanıyor ?
BM GK’nin tüm olarak beşlisi yararlanmıyor mu ?
Hepsinin de güney Kıbrıs’ta yerleşkesi yok mu ? Bir de Kıbrıs’ın batısındaki hidrokarbonlara, statükonun getirdiği yolda çöreklenme perendesi içinde değiller mi ?
Adada nihai bir çözüm karşısında. Bu elde ettiklerini ve edeceklerini umduklarını bırakmak isterler mi ?
BM GK ( beşli ) dünyanın hangi sorunlu ülkesine gitmişse. O sorun yılan hikayesine dönüştürülerek, menfaat sağlama yönüne çevrilmedi mi ?
Beşlinin bireysel olarak oynadıkları oyun bu. Şimdi bu oyunu Akdeniz ve Ege’de de yaşıyoruz.
Güney ve Yunanistan, bu beşlinin büyük çoğunluğundan milyarlarca silah satın almak için harekete geçti. Tedarikçileri, Kıbrıs sorununa çare üretecek olan GK’nin üyelerinin çoğunluğu.
50 yılı aşkın bir süre bundan yararlanmanın yollarını aradılar ve yararlandılar. Son BMBG görev süresinin uzatılması ile ilgili Federasyona atıfta bulunmasının altında yatan gerçek bu değil midir ?
Asıl gerçek ise Orta Doğu ve Kıbrıs’ta çıkar çatışmasının bölge ile birlikte GK ‘ne taşınması olayıdır.
BMGK’nin son açıklaması karşısında. Garantör Anavatan Dışişleri Bakanlığı çok sert bir açıklamada bulundu.
‘ BM GK’nin, 50 yılı aşkın süredir çözümü mümkün kılmayan iki kesimli iki toplumlu federasyonda ısrar etmesi ve esasen adadaki iki tarafın üzerinde uzlaşı sağlaması gereken çözüm hakkında peşin hüküm vermesinin kabul edilemez ‘ olduğunu bildirdi.
Bu meyanda, KKTC Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının da sert açıklamaları oldu.
GK ‘nin iki toplumlu ve iki bölgeli Federasyona atıfta bulunması karşısında. Gayri resmi 5+1’de Türk tarafındaki tezde bir değişikliğin olmadığını. İki devletli çözüm konusunda, politika değişikliğinin yapılmayacağı konusunda açıklamalar yapıldı.
Bugün TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu adaya geliyor.
Büyük olasılıkla gayri resmi 5+1 konferansı için CB ve Hükümetle istişarelerde bulunacak.
Egemen ve Bağımsız Kıbrıs Türk Halkı, toplum sıfatından çoktan çıkmıştır. Self determinasyon hakkını çoktan kullanıp, Halk statüsüne geçmiştir. 1960 – 1970 yıllarında Ortaklık Cumhuriyetinde kullanmış olup, sırası ile 1983 Cumhuriyet ilanı ve Annan Referandumu ile bunu tekrarlayarak. Günümüze kadar sürüp gelmiş ve devam etmektedir.
Egemenlik hiçbir devlet veya organ tarafından verilen bir lütuf değildir. Tarih bunu yazmaz. Egemenlik, kan dökerek, can vererek elde edilir. Kıbrıs Türk Halkı bu bedeli, canı ve kanı ile yıllarca ödedi.
Bunu hiçbir gücün vesayetine, belirlemesine ve takdirine bırakamaz. Bu BM GK dahi olsa .
38 yaşına gelmiş bir devletin varlığı ve yokluğu tartışma götürmeyecek kadar açık seçik ortadadır.
Bu gerçek karşısında, görüşme zemini bu gerçek temel üzerine kurulmalıdır.
Olursa olur. Olmazsa, herkes kendi yoluna.
Bu böyle biline.
Son Cümlem :
MASKE. SOSYAL MESAFE. TEMİZLİK.