Dün, TC Dışişleri Bakanı Sn. Çavuşoğlu bir buçuk saat KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Tatar ile 5+ 1 gayri resmi konferansta izleyecekleri tutumla ilgili olarak, iki devlet arasında görüş alışverişinde bulundu. Bir buçuk saat sonra iki devletin temsilcileri olarak KKTC Cumhurbaşkanı ile TC Dışişlerİ Bakanı ortak basın açıklamasında bulundu.
Dün, TC Dışişleri Bakanı Sn. Çavuşoğlu bir buçuk saat KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Tatar ile 5+ 1 gayri resmi konferansta izleyecekleri tutumla ilgili olarak, iki devlet arasında görüş alışverişinde bulundu. Bir buçuk saat sonra iki devletin temsilcileri olarak KKTC Cumhurbaşkanı ile TC Dışişlerİ Bakanı ortak basın açıklamasında bulundu.
Sn. Tatar, KKTC ile TC’nin Kıbrıs konusunda tam bir uyum içerisinde çalıştığını belirterek, memnuniyetini dile getirdi.
İki devlet arasında, Kıbrıs konusunda tam bir uyum var.
İki devleti bu uyumlu noktada birleştiren tılsıma bir bakalım.
Sn. Çavuşoğlu da ortak basın toplantısından sonra bir açıklamada bulundu.
Açıklamasından bir cümle alarak yazıma devam edeyim.
Sn. Çavuşoğlu :
“Artık egemen eşitlik temelinde müzakere olacak.”
Eşit derken karşı tarafın eşitlik statüsü kast edilmiştir.
Buna gerekçe olarak da Kıbrıs Türk Halkının son Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki iradesini göstererek.
“ Halk Cumhurbaşkanlığı seçiminde verdiği oyla, iki devletli çözüm istediğini gösterdi. Biz de önümüzdeki süreçte müzakereleri bu zeminde yürüteceğiz. 5+1 ‘de müzakere zemini var mı göreceğiz.”
Bu açıklama ile hem BM GK ‘ne, hem de AB’ne karşı bana göre atılmış bir tokat olsa gerek.
Artık Kıbrıs meselesi yeni bir evleğe girmiş bulunmaktadır. Bu su akışını hiçbir güç durduramaz.
Ne İngiliz’in havuç teklifi içeren politikaları. Ne de Beşlinin ve AB’nin tehditkar davranışları.
Kıbrıs konusunda ve Doğu Akdeniz’deki dik duruşu ile Türkiye’nin ciddiyetini, kararlılığını ve gücünü anlayan batının. Zaman içerisinde baskıları karşı tarafa yönlendireceği günler pek uzak olmasa gerek.
Bunu yaşayarak göreceğiz. Yunanistan ve Güney hiçbir zaman akıllanmayacak.
Şimdiye kadar uğradıkları felaketler. Hep batılıların verdikleri vaatlerin arkasında durmadığını görmezden gelerek. Yine yeni ve gerçekleşmesi mümkün olmayan şimdiki vaatlerine de maalesef kanarak. Batılıların dama taşlarına döndüler.
Avrupa Kapitalizmi, Türkiye’yi kendilerine bir can simidi olarak görmeye başladı. 1990’dan beri Kapitalist sistem dünyayı sömürmek için kendi arasında savaşım vermektedir. Nato’nun yeni görevi de bu olsa gerek. Almanya, AB ‘nin önde giden baş süvarisi. Bu İngiltere’nin birlikten ayrılmasına neden oldu. Fransa birlikte bir varlık gösteremedi.
Türkiye’yi AB’ne almıyorlar. Fakat NATO üzerinden AB’nin güvenliğini sağlayacak formüller geliştiriyorlar. Bunun son kanıtı, TC Savunma Bakanı Sn. Akar’ın. Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp ‘la Almanya’da görüşme sonrası yaptığı açıklaması, dikkat çekici.
“ Türkiye önemli bir NATO partneridir ve öyle kalacaktır.”
Asıl olan, bir NATO üyesi olan Türkiye’nin Birliğe de alınmasıdır. Türkiye Müslüman olduğu için bu mümkün görülmüyor.
Kıbrıs Türk Halkını hiçbir zaman kendilerine ortak görmeyen. Daha doğrusu adada bir varlık görmek istemeyen ve varlığını ortadan kaldırmaya çalışan Rumlar ve Yunanistan bu gelinen aşamada acaba akıllarını başlarına alacaklar mı ? Yoksa bu teklif karşısında masayı yine dinamitleyecekler mi ?
Güney ve Yunanistan hep reddettikleri önerileri. Yeni öneriler karşısında, temcit pilavı gibi ısıtıp masaya getirme alışkanlıklarını terk etmiş değiller.
Buna bir örnek vermek isterim.
1983 ‘te Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilan edildiği aylarda Rahmetli Ecevit konuşma yasağına karşı geldiği ve konuştuğu için. Evren Hazretlerinin atadığı yargıçlar tarafından hapse mahkum edildi. Ocak başlarında hapisten çıktığı gün ben de karşılayıcıları arasındaydım. Son Mecliste CHP’nin 214 Vekili ve 150 Senatörü vardı.
Karşılayanlar, ben de dahil 7 kişiyi geçmiyorduk. İki özel araba ile Orandaki sosyal konutuna gittik. Bina askerler ve polislerle kuşatılmıştı. Bir müddet evde sohbet edildi. En son ben ayrıldım. Rahşan Hanım ve Ecevit’le rahat konuşmak için kaldım. Ecevit küçük portatif radyoyu açtı, müzikli sohbete başladık. Bir anda aklıma geldi. Hapisten çıkan Ecevit’i Kıbrıs’a getirip, içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan bir az olsun kurtarmak istedim. Hemen konuyu açtım, kabul etti. 1 Şubat 1984 ‘te adaya geldiler. İyi bir 15 gün geçirdiler. Bu gelişleri, İngiltere’de yankı buldu ve yakın bir geçmişte kaybettiğimiz Mustafa Gençsoy. Derneği adına Ecevit’in Londra’da bir konferans vermesini istedi. Ecevit’e konuyu açtım, kabul etti. 1989 ‘da Londra’da geniş katılımlı bir konferans oldu. Ben de gitmiştim. Dinleyicilerin yarıdan fazlası yabancı idi. Ayni oranda gazeteciler de. Aralarında bir hayli Rum ve Yunanlı gazeteci vardı.
Bir Yunanlı gazeteci şunu sormuştu:
Sn. Ecevit, Başbakan olsanız. Teklif edilmesi halinde 1974 ‘te Cenevre’de önerdiğiniz Beşli Kantonal Federasyonu kabul eder miydiniz?
Gülerek yanıt verdi.
“Köprülerin altından çok sular akmıştır. Şimdi güven artırıcı önlemleri de reddettiniz. Zaman içinde bunları da teklif ederseniz hiç şaşmam.”
Her öneriyi reddederek batıya güvenen Güney. Tanınmasak bile bizi devlet sahibi yaptı.
5+1 ‘de Türk önerilerini yine reddederse.
Sıra tanıtılmaya gelecek.