Pandemi tüm dünyayı kırıp geçiyor. Ülkemiz, bu dünyanın bir parçası olduğundan, bundan biz de nasibimizi alıyoruz.
Dünyanın patronları olarak kendilerini ispatlamaya çalışan ve bu uğurda çekinmeden insanları birbirine düşürerek, kanlı darbelerle dünyayı yönetme iddiasında olan ülkeler bile. Bu illet karşısında çaresiz ve bigane bir durumda kaldılar.
Çarşamba gün Ada TV’de “söyleşi “ programımın konuğu UBP Milletvekili Sn. Faiz Sucuoğlu idi. Ağırlıklı olarak Covit 19 virüsünü konuştuk.
Virüsün, bundan önceki virüslere benzemediğini. Daha önce dünyayı etkileyen veba, sıtma, kuş gribi gibi hastalıkların virüslerinin karakterinde olmadığını. Bu virüslerin insan vücuduna girdikten sonra mutasyona uğrayıp, insan vücudu ile uyum sağlayarak, birlikte yaşam ortamı yarattıklarını. Dünyamızı büyük bir tehlike altına alan covit 19 ‘da ise bunun oluşmadığını. Virüsün insan bedenine girdikten sonra, birlikte yaşamak için bir gayret göstermediğini. Girdiği insan vücudunu öldürmek gibi bir görev üstlendiğini. Bunu yaparken de o vücutta bulunan kendisini de insanla birlikte öldürdüğü. Bunun için de öldürücü virüsten korunmak için tek çarenin.
Çift Maske.
Sosyal mesafe.
Temizlik ve aşı olduğunu. Aşıların ise ölüm olayları karşısında denenmesi gereken süre veya süreler beklenmeden yapıldığı yollu açıklamalarda bulundu.
Sn. Sucuoğlu, bir tıp uzmanı ve bu işi çok iyi takip eden bir doktorumuz.
Aşılar konusunda, pandemi ile ilgili araştırma yapan tıp uzmanlarının yaptıkları açıklamalara baktığımızda. Üretilen aşıların test yapılmadan insanlara uygulandığını görmekteyiz. Bunun nedeni ise elde başka bir olanağın olmadığından dolayıdır.
Aşılar insanlara enjekte edilerek bu test yapılmaktadır.
İnsan oğlu, Denek veya Kobay olarak, bu çaresizlik karşısında kullanılmaktadır.
Fakat insan oğlunun bu aşamada başka çaresi yok.
“Denize düşen yılana sarılır “ özdeyişi ile şimdilik insan oğlu için aşı bir can simidi.
Birçok ülkede virüs mutasyona uğrayarak daha da öldürücü hale geldi. Halbuki diğer hastalıkların virüslerinin mutasyonu, iyiye doğru bir seyir takip eder ve girdiği beden ile uyum sağlayarak, birlikte yaşamaya devam eder.
Covit 19’ da ise bu tam tersi. Girdiği bedeni kendisi ile birlikte öldürür.
Mutasyona uğramış virüsün etkisi. Normal olarak 10 kişiye bulaşan virüs, 3 kişiyi öldürürken. Bulaştığı 10 kişiden 7’sini öldürecek kadar daha da tehlikeli bir duruma gelmiş görünmektedir.
Bu durum karşısında yapılacak yegane hareket.
Virüse bulaşmamak için mümkün olduğunca yüz yüze temaslardan kaçınmaktır.
Bilhassa topluluklardan kaçınmak. Üç dakikadan fazla yüz yüze temas yapmamak. Virüsten korunmanın en belli başlı yöntemidir.
En garantili yöntem ise bu temaslardan ari olarak, zorunlu olmadıktan sonra evden dışarıya çıkmamak. Ev ziyaretlerini ve aile görüşmelerini telefon kanalı ile yaparak hasret gidermek.
Virüs hiç şaka yapmıyor.
Hiç kimsenin gözünün yaşına da bakmıyor.
Buna gençler de dahil.
Kimisi birinci. Kimisi ikinci dalga diyor.
Nasıl nitelendirirsek nitelendirelim. Dalga, tsunamiye dönüşüyor.
Buna karşın, maalesef ve maalesef insanlarımız hala daha işin ciddiyetini idrak etmekten çok uzak. Benim gözlemlerim bu doğrultuda.
İş o kadar ciddi ki, polis teşkilatımız ve din görevlilerimiz anonslarla halkı uyarmak mecburiyetinde kalmaktadır.
Yani, bile bile ladez.
Bunun başka izah tarzı var mı ?
En büyük korunma. İlle de İzole .
Dün, İngiliz Dışişleri Bakanı Dominic Raab iki taraf görüşmeci ile 5+1 gayrı resmi Konferans için temaslar yaptı. Önce Rum lider ile görüştü. Anastasiadis’le görüşmesinden sonra yaptığı açıklamasının bir bölümünde, iki toplumdan bahsetmesi. Birleşik Krallığın toplumlararası görüşmelerden yana olduğu algısını yarattı. Bir bölümünde ise, Kıbrıs Halkından bahsetmesi kafaları bulandırdı.
Adada iki halkın bulunduğunu. Biri Türk Halkı ve diğerinin de Rum Halkı olduğunu, her nedense bir türlü telaffuz etmedi.
Halbuki garantör olduğu ülkenin Anayasasında, Türk ve Rum Halkından bahsetmektedir. Cumhuriyet bu unsurlardan oluşturulmuştu.
Adada garantörlerden biri olduklarını da söyleyen Raab. Bunun kağıt üzerinde kaldığını ve hiçbir zaman fiiliyata sokulmadığını da açıklamalıydı.
Sn. Tatar ile yaptığı görüşme sonrası ise Dışişleri Bakanı bir açıklamada bulunmadı. Sn. Tatar’ın kısa bir açıklaması oldu. Pandemi ile ilgili aşı talebinde bulunduğunu ve iki devletli çözüm önerisini, Birleşik Krallığa, Dışişleri Bakanı tarafından iletildiğini de sözlerine ekledi.
Türk tarafının bu yeni politikası karşısında.
Bakalım hangi ülke diplomatları sıraya girecek ?
Kıbrıs’ta çözüm isteniyorsa.
İlle de İki devletli bir anlaşma.