Geçen hafta, Çalışma Bakanlığı tarafından toplantıya çağrılan Asgari Tespit Komisyonunun toplantıda sergilediği durum, kafaları bulandırdı.
5 Devlet, 5 İşveren, 5 de işçi temsilcisinden oluşması gereken komisyon. Devlete göre resmi olarak toplandı ve karar aldı açıklamasına karşın. İşçi ve işveren tarafından tam 180 derece ters açıklamalar yapılarak. Toplantının olmadığını veya geçersiz olduğunu dolayısı ile Bakanlığın yeni asgari ücretle ilgili açıkladığı miktarın geçersiz olduğunu ve kabul etmeyeceklerini duyurdu.
Hükümet tarafı ise toplantının ilgili yasa kurallarına göre yapıldığını ve alınan kararın geçerli olduğunu iddia etti.
Açıklamada kararın salt çoğunluk ile alındığı ve ilgili yasaya uygun hareket edildiği yollu söylemde bulundu.
Toplantı salonuna işçi temsilcilerinin girdiğini ve nisabın sağlandığından da bahsedildi.
İlgili yasada, Asgari Tespit Komisyonu toplantısının nasıl yapılacağı 9 ‘cu maddesinin ikinci ve üçüncü paragrafında şu şekilde belirlenmiştir.
“ Üye tam sayısının yarıdan bir fazlası ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alır. Oyların eşitliği halinde Başkan ayırt edici oy kullanır. Çekimser oylar, kullanılan oyların çoğunluğu yönünde kullanılmış sayılır.
Kararlar Başkan ve oy hakkına sahip üyeler tarafından imzalanır. Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilir.
Toplantı ve toplantıda alınan kararla ilgili tartışılan, usule yönelik uygulamadır.”
Bu konuda yine ilgili yasanın 10’ cu maddesinin 1. fıkrasının 4‘ cü bendi. Çalışma usulünün nasıl belirleneceği hususunda komisyona yönetmelik yapma yetkisi vermektedir. Komisyonun yapmış olduğu usule yönelik, yönetmeliği varsa. Toplantıların bu yönetmeliğe göre yapılması gerek.
Bu yoksa, mevcut uygulamalar ve teamüle uyularak toplantı yapılması gerek.
Toplantı için gelen üyeler, toplantı salonuna girmekle toplantı hukuken başlamış sayılamaz. Başkan nisabın oluştuğunu ya teker teker üyeleri sayarak, ya da göz kararı ile veya üyelerin alfabetik sıraya göre isimlerini ihtiva eden bir belgeyi üyelere dolaştırarak. Toplantıya katıldıklarına dair imza ve beyanlarını alarak, nisabın oluşup oluşmadığını tespit eder.
Hangi yöntemle olursa olsun. Toplantı, üyelerin toplantıya katıldıklarına dair imza ve beyanları üzerine salt çoğunluk varsa, Başkan tarafından toplantı açılır ve oturuma başlanır.
Salt çoğunlukla toplantıya başlanır. Toplantı sırasında üyelerin toplantıyı terk etmeleri halinde, nisap salt çoğunluğun altına düşerse. Oturumun devam etmesi ve salt çoğunluğun altında karar alınması halinde, karar usule aykırı olarak alındığından. Keenlemyekün hükmünde olur. Hukuk yalayanlar bu kelimenin ne anlama geldiğini çok iyi bilirler.
Türk Dil Kurumu bunun karşılığını “Yok” olarak açıklar.
Yani karar yok hükmünde olur. Ölü doğar. Hiçbir hukuki dayanağı olmaz. Keyfi bir karar niteliğine dönüşür.
Olayımızda. İş vereni temsilen üyeler toplantıya katılmadı. Sadece Devlet ve İşçi kesiminin üyelerinin katıldığı iddiası var.
İşçi kesimini temsil eden Başkan veya temsilcisi ise bu konuda şunları söylüyor.
“ Biz ne toplantıya, ne de oylamaya katıldık .”
Hükümet temsilcisinin ise, 4 işçi temsilcisinin toplantıda olduğu ve nisabın sağlanarak karar üretildiği iddiası var.
Bu iddia, yukarıda belirttiğim toplantı tutanağında 4 sendika temsilcisinin imza ve toplantıya katıldıklarına dair beyanları varsa. Başkan bunu ispat ederek, kararın hukukiliğini ortaya koyar.
Başkanlık bunu ispatla mükelleftir.
Toplantı tutanağı ile karar tutanağı ayrı ayrı belgelerdir.
Karar tutanağına, alınan kararın metni yazılır. Üyelerin oyuna sunulur ve oylamanın sonucu tutanağa yazılarak, üyelere imzalatılır. Tutanak imzalandıktan sonra. Başka gündem maddesi yoksa toplantı kapatılır.
Hükümet kanadı, olayda, hem işveren, hem de işçi kesimini karşısına almıştır.
Bu konularda önemli olan ve aslonan. Tarafların konsensusla bir karara varması ve karar üretmesidir. Hem işveren, hem işçi kesimi nisap var denilip, alınan karara karşı.
Hükümet, işin daha da tırmandırılmaması için tarafları bir araya getirerek anlaştırmalı, bir konsensusa gidilmeli.
İşin yargıya götürülmesinin önüne geçerek, başka sıkıntıların doğmasını önlemeli ve bu labirentten hem tarafları, hem de kamu oyunu kurtarmalıdır.