Cesur liderlere ihtiyaç var!

İki hafta önce “maaşlarda kesinti olabilir” diyen Başbakan Ersan Saner’in sözlerinin ardından kamuda herkes nefesini tuttu.

İki hafta önce “maaşlarda kesinti olabilir” diyen Başbakan Ersan Saner’in sözlerinin ardından kamuda herkes nefesini tuttu.

Çok değil bir ay önce kamuda hayat pahalılığı ödeneğinde kesinti kararı alan hükümetin ikinci kez maaşlarda kesintiye gitme ihtimali bile, aslında durumun ne kadar ciddi olduğunun göstergesiydi.

İstediğimiz kadar taşıma suyla değirmeni döndürmeye çalışalım o değirmen artık dönmüyordu.

Maliye Bakanı Dursun Oğuz, dün tam bu gerilim arasında kamu çalışanlarının yüreğine su serpen bir açıklama yaptı.

İki hafta önce Başbakan’ın verdiği haberin aksine maaşların kesilmeyeceğini müjdeleyen Dursun Oğuz, “O günkü koşulda öyle bir durum vardı. Süreç içerisinde kaynağın tedarik edilmesiyle, Merkez Bankası’nda 200 milyonluk kaynak açıldı. Maliye de 150 milyon TL borçlanmaya gitti. Böylelikle bir sorun yaşanmadan maaşlar ödenecek” dedi.
Tabi ki bu açıklama tedirgin bir bekleyiş içinde olan kamu çalışanlarını mutlu etmeye yetti.
İyi de ama bu mutluluk nereye kadar sürecek, onun henüz bir garantisi yok.
“Tok açın halinde anlamaz” der eskiler. Bizde de ne yazık ki kamu çalışanları özel sektörde çalışanların durumlarından bihaber.
Riyakar bir toplum olduk. Herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla gemisini yüzdürmeye çalışıyor.
En az 40 yıldır ilmek ilmek ördüğümüz yapı çatırdıyor. Kimse bunun farkında değil ya da farkında değilmiş gibi davranıyor.
Tsunaminin ilk dalgaları sahile ulaşmaya başladı bile. Ancak biz hala bize bir şey olmaz havasındayız.
İstediğiniz kadar şubat ayı maaşları tam diye sevinin. Önümüzdeki aylar için durum pek de aydınlık değil. Bunu şimdiden söyleyelim.
Yıllar içinde siyasetçisiyle, kamu çalışanıyla, iş dünyasıyla yozlaşan ülke, alarm zilleri çalıyor.
Ortaya çıkan tablo en iyimser tahminle birkaç yıl içinde tüm yapımızın çökeceğini bize açıkça işaret ediyor.
Rüzgarda çatırdayan bir ağaç gibiyiz. Devrilmemiz an meselesi. Ama biz iyimser bir tahminle güneşli günlerin geleceğini umut ediyoruz. Peki o güneşli günler için bugüne kadar ne yaptık?
Siyasetten, iş dünyasına, sokaktaki vatandaşından sendikalara herkes bu konu hakkında ciddi bir şekilde kafa yormalı.
Uzun lafın kısası covid sonrası dünya büyük bir değişimden geçecek. Ancak emin olun bu değişim, bizim ülkemizde dünyadan misliyle fazla olacak.
Ne kadar direnirsek direnelim, eski yapıyı artık devam ettirmemiz mümkün değil. Bu eski yapının baronları da yeni dönemi şüphesiz geciktirmek için elinden geleni yapacak. Peki bu direniş nasıl kırılacak?

İdealleri uğruna gerekirse kaybetmeyi göze alacak siyasetçilere ihtiyacımız var. Yangın yerine dönen ülkede kamu maaşlarına endekslenen ekonomiyi kurtarmamız için başka çare de yok.

Parlak bir gelecek inşa etmek istiyorsak ve bir gün çocuklarımıza anlatacak bir başarı hikayesi yaratmaksa derdimiz bugünden bir karar almalıyız.

Eskiden bu toplumun bir mücadele ruhu vardı, zorluklar karşısında dayanışmayı bilirdi. Özgürlük mücadelesindeki başarı da o ruhla geldi. Peki şimdi neyimiz var? Bugün 70’lerin üstünde olanlar bize gururla o yılları anlatıyor. Peki 30-40 yıl sonra gelecek kuşaklara biz neyi anlatacağız?

Kıssadan hisse meselenin özeti şudur. Cesur kararları alacak liderlere ihtiyacımız var. Önümüzdeki dönem bu liderlerin dönemi olacaktır. Bizden söylemesi…


Bu haber 10773 defa okunmuştur

:

:

:

: