Sınır kapılarını kapatan Güney’e tek söz etmeyen ana muhalefet konuyu evirdi çevirdi yine Cumhurbaşkanı Tatar’a eleştiri konusu haline getirmeyi başardı.
Mesele Nasreddin Hoca’nın o meşhur hikayesini hatırlattı:
Bir gün Hoca'nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış.
Birisi, hocam demiş ne diye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki?
Bir başkası, evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? Anlamadım hoca efendi diye konuşmuş.
Bir diğeri de, Hoca demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nereden baksan dökülüyor.
Hoca kızmış. Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?..
Mesele şu anda yaşadığımız siyasi tartışmada tam da hocanın dediği gibidir aslında.
Sınır kapılarının açılması için hükümete yöneltilen eleştiriler karşısında Başbakan Saner “Sınırı bizler değil, Güney kapattı” dedi. Ama CTP yine kusuru Rum’da değil bizde aradı.
Erhürman, “Önemli olan kimin kapattığı değil, Cumhurbaşkanı’nın bu diyaloğu kurması ve konuyu gündeme taşıması gerekiyor” dedi.
Yani ana muhalefet kabahati yine Rum lider Anastasiadis’te bulmadı, Cumhurbaşkanı Tatar’ı suçladı.
Bize de buradan sormak düştü...
İyi de Sayın Erhürman, hırsızın hiç mi kabahati yok!..
Her fırsatta bu toplum haklarına göz diken Rum yönetimine bir çift söz de mi gerekmiyor? Ne dersiniz?