TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaya yapacağı 20 Temmuz ziyareti her ne hikmetse sadece Güney’in değil, Avrupa’nın da gündemine oturdu. Bir başka ifadeyle 20 Temmuz ziyareti başlamadan Erdoğan’ın ayak sesleri bile Avrupa’ya yetti.
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaya yapacağı 20 Temmuz ziyareti her ne hikmetse sadece Güney’in değil, Avrupa’nın da gündemine oturdu. Bir başka ifadeyle 20 Temmuz ziyareti başlamadan Erdoğan’ın ayak sesleri bile Avrupa’ya yetti.
Türkiye’deki Arifiye'deki tank paleti fabrikasını ziyaretinde açıklamalarda bulunan Türkiye Cumhurbaşkanı, Doğu Akdeniz’deki faaliyetler ve Kıbrıs’a ilişkin açıklamalarda bulunurken, 20 Temmuz’da aralarında milletvekilleri ve AK Parti MYK üyelerinin de bulunduğu geniş bir ekiple KKTC’ye gideceğini anımsattı.
Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, “Duydum ki Kıbrıs'a gideceksiniz, oradan sert mesajlar vermeseniz” dediğini, kendisinin de “Nasıl mesajlar vereceğimi de bana bildirirseniz, ben o metni orada okurum” yanıtını verdiğini söyledi.
Ursula von der Leyen Erdoğan’ın müstehzi sözlerini anlayabildi mi orası bilinmez. Ama Erdoğan’ı tanıyan her Türk, böyle bir kuru gürültüye pabuç bırakmayacağını çok iyi bilir.
Nitekim TC Cumhurbaşkanı, bu diyaloğu halkına aktarırken şöyle dedi:
“Yani bunlar kimin, kim olduğunu hala öğrenememişler. Ya ben bu milletin bir evladıyım. Sen Erdoğan'ın ne zamandan beri talimatla konuşma yaptığını öğrendin. Biz hakkımız neyse bu hakkımızı söke söke alırız ve alacağız.”
Aslında bu sözler Türkiye’nin son 19 yıldır uyguladığı dış politikanın da özeti gibiydi. Suriye’nin kuzeyinde yapamazsın denen onlarca askeri harekat yapıldı. Kuzey Irak, Ege ve Doğu Akdeniz’deki politikada da bugüne kadar zerre kadar geri adım atılmadı.
“Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ta özellikle bütün o denizlerde petrol arama işlemlerimizi yürüteceğiz” diyen Erdoğan, bu açıklamalarıyla hem Güney’in hem de Avrupa’nın kabusu olmayı sürdürüyor.
Doğu Akdeniz’de de şu anda sondaj faaliyetleri ve sismik araştırmaları yürüttüklerini belirten Erdoğan, “Şimdi inşallah hedef bir an önce oradan doğal gazı çıkarmak ve doğal gazı çıkardıktan sonra da zaten benim milletim çok daha rahatlayacak, çok daha ucuza doğal gazı kullanma imkanını yakalayacak” diyor.
Bu kararlı duruş Erdoğan siyasetinin uluslararası arenadaki başarısının tek sırrıdır. Bugüne kadar kendine güveni olmayan, ekonomik krizler altında ezilen bir ulusu, dünya sahnesinde yeni bir yere taşıyan Erdoğan, şüphesiz bazı kesimleri rahatsız da etmektedir.
Ancak şunu asla unutmamak gerekir. Erdoğan’ın zaferi sadece kendisi ve Türk milletinin zaferi değildir. Aynı zamanda Kıbrıs Türkü’nün de zaferidir. Bizden söylemesi…