Delta varyantı, hızla artan vakalar ve Güney’in kırmızı kategoriye girmesiyle yükselen tansiyon, turizmcileri yine perişan etti.
Delta varyantı, hızla artan vakalar ve Güney’in kırmızı kategoriye girmesiyle yükselen tansiyon, turizmcileri yine perişan etti.
Ülkenin lokomotifi denen sektör, bırakın lokomotif olmayı, kendini dahi çekecek durumda değil.
Sağlık Bakanı Ünal Üstel, vakalar artsa da kapıların kapatılmayacağını, bu kararın arkasında durmak için istikrarlı davranacaklarını söyledi.
Ancak Güney’in nasıl bir tutum takınacağı belli değil.
Daha çok değil birkaç hafta öncesine kadar 1 Temmuz’da yeni açılımlardan söz ederken, bir anda yeni kısıtlamaları tartışır hale geldik.
Bu ayın başından itibaren çift aşıyı olmuş kişilerin PCR testi olmadan ülkeye girişi konuşulurken, şimdi havaalanında bile yeniden PCR testi zorunluluğu geldi.
Bugünden itibaren denetimlerin sıklaştırılacağını açıklayan yetkililere bu denetimlerin dün neden yapılmadığını sormalıyız.
Aksi halde yarın yine başladığımız noktaya döneceğimiz aşikardır.
Bizde bu gelişmeler yaşanırken en baştan itibaren açık kalma politikasında direten Güney ne yapıyor?
Kırmızı kategoride yer aldığı için dünyadan gelecek turist noktasında umudunu yitiren Rumlar, özellikle butik otel tarzı küçük işletmeleri ayakta tutabilmek için iç turizme destek kararı aldı.
Rum Turizm Müsteşarlığı, iç turizmi desteklemek amacıyla aşı olanlara tatil ödeneği yapılacağını duyurdu. İç turizmin desteklenmesini amaçlayan program, 15 Temmuz - 31 Ağustos dönemini kapsayacak.
Kahvaltı dahil en az üç gece kalınması şartıyla çift kişilik odada 80 Euro’ya kadar olan küçük oteller bu kapsamda değerlendirilebilecek. Hak sahiplerine tatil masraflarının yüzde 35’i ödenecek.
Bizim ülkemizde bunun hayal olduğunu söyleyebilirsiniz. Kaynak nerede diyebilirsiniz.
Ancak şunu unutmayalım. Bu ülke pandemi oteli kapsamında her gün 500 bin TL ödeyerek yaklaşık 30 milyon TL’yi otellerin cebine akıttı. Yani kaynak buldu.
Şimdi de hem küçük işletmeleri ayakta tutabilmek hem de ülke içindeki insanları iç turizme teşvik etmek için böyle bir karar alınabilir.
Ancak ne yazık ki siyasetimizde öyle bir kaos var ki, ekonomiye dönük böyle pratik çözümleri aramak şöyle dursun, düşünmeyi bile göz ardı ediyoruz.
Durum böyle olunca da vatandaş, “siyaset koltuk derdinde biz geçim derdindeyiz” diye isyan ediyor. Bu yaklaşım değişmediği sürece aynı sorunlarla bir kısır döngü içinde savrulup gideceğiz… Bunun değişmesi için birinin cesaretle bu topluma gerçekleri söylemesine ihtiyaç var. Aksi halde işimiz zor. Bizden söylemesi…