Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, KKTC’deki tarih öğretimindeki boşluğun ortadan kaldırılmasında, mensup olduğu milletin, hayati aşamalarını benimseten bir anlayışın hakim olmasının sağlanması gerektiğini ifade etti.
Başçeri, “Maalesef çeşitli saiklerle 2000’li yılların başından itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tarih öğretiminde yaratılan boşluğun yeni nesilleri manevi ve milli değerlerden uzaklaştırdığını görüyoruz” dedi.
Bu sözler üzerine bir kesim hemen hop oturup hop kalkmaya başladı.
Ancak güneş balçıkla sıvanmaz. Bu sözler son derece doğru tespitlerdir. Zaten bu sözlere eleştiri getirenler de tarihi öğretiminde yapılan hatalarda sorumluluğu olanlardır.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi’nin “Kıbrıs Türk Tarihi ve Öğretimi” panelinde yaptığı konuşmasına yönelik bazı kesimler tarafından “çok çirkin, seviyesiz ve haddini aşan ifadelerle saldırıldığını” ifade etti.
Ertuğruloğlu, “Gerçekleri vurgulayan Sayın Büyükelçi’nin her cümlesinin altına imzamı atarım. Bu gerçeklerin ifade edilmesinden rahatsız olduğu anlaşılan kesimlerin, Sayın Büyükelçi’ye çok çirkin, seviyesiz ve haddini aşan ifadelerle saldırılmasını şiddetle kınıyorum” dedi.
Aslında Başçeri’nin sözleri, her fırsatta Kıbrıs Türk toplumunun geleceğinden kaygı duyduğunu söyleyen sol muhalefetin de dikkatini çekmeli.
Bu toplumun gençleri, tarihini, geçmişini bilmezse gelecekte bu ülkeyi nasıl savunacak? Bu devleti nasıl muhafaza edecek?
Ama eğer mesele ülkeyi savunmak, devleti ayakta tutmak değilse elbette tüm geçmişi unutalım. Sıfır hafızayla gençleri Rumların karşısına oturtalım. Gençlerin tarihi öğrenmesine karşı duruş sergileyenlerin isteği bu mudur?
Yazık…
Tarih bilinci bir halkın varlığını sürdürebilmesi için çok önemlidir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin ilk yıllarında bu yüzden Türk Tarih Kurumu’nu kurdu.
Gençlerin tarihimizle yüzleşmesini sağladı. Kıbrıs Türk halkı da bu yüzleşmeyi sağlamalı. Aksi halde geleceğimiz karanlıktır. Bizden söylemesi…