İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın, Kıbrıs sorununda gelişmelere yol açacak yeni bir sahne düzenleyerek üç senaryo üzerinde çalıştığı, senaryoların BM ile birlikte bütün tarafların önünde bulunduğu öne sürüldü
İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın, Kıbrıs sorununda gelişmelere yol açacak yeni bir sahne düzenleyerek üç senaryo üzerinde çalıştığı, senaryoların BM ile birlikte bütün tarafların önünde bulunduğu öne sürüldü
Rum basınında yer alan haberlere göre, bu planlardan ilki New York’a gitmeden önce Cumhurbaşkanı Tatar ve Rum lider Anastasiadis arasında mektup teatisinde bulunulmasıymış.
Habere göre tarafların, karşı tarafın endişelerini giderme niyetini gösterecek tezler de sunabilecekleri bu mektuplar, bir çeşit müzakerelerin başlayacağı gayriresmî taahhüt olacak.
Bu da önünde, tarafların karşılıklı niyetlerine dair ana eksenleri bulunacak olan BM’nin yeni bir çaba başlatmasına olanak sağlayacak.
İkinci plan ise şubat 2014’teki Eroğlu-Anastasiadis modeliyle ilerlenmesiymiş.
Bu plana göre Şubat 2014’teki gibi bir ortak açıklama yapılması hedefiyle Tatar ve Anastasiadis’in Genel Sekreter ile görüşmesi sağlanacak.
O zamanlar Amerikalı müsteşar Victoria Nuland’ın müdahalesi ile Eroğlu ile Anastasiadis arasında sonraki görüşmelere dair bir temel-metinde anlaşmaya varılmıştı.
Üçüncü plan ise BM Genel Sekreteri tarafından, detaylara girilmeden ve tarafları rahatsız edebilecek ifadelerden kaçınarak, Kıbrıs sorununda yeni bir çaba daveti yapılması.
Rum basını İngilizlerin bu aşamada, ortak açıklama yapılmasını öngören ikinci senaryo üzerinde durduğunu yazdı.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs sorunu yetkilisi Ajay Sharma’nın grubu, BM merkezine gitmelerinden önce taraflara sunulacak bir metin üzerinde de çalışıyormuş.
Peki İngilizler bu planı yaparken, bizim planımız ne?
“Egemen eşitlik temelinde iki ayrı devlet” modeli olarak Cenevre’de duyurduğumuz model, önceleri görmezden gelindi.
Elbette kimse daha en başta “Tamam oldu o zaman. Sizin önerdiğiniz modelle yola devam edelim” denmesini beklemiyordu.
Ancak Rumlar, İngilizlerin de yardımıyla yeni planlarla eski müzakere masasına dönmemiz için bastırırken, bizim de karşı hamleleri düşünmemiz gerekiyor.
Bu hamleler için de içeride tam bir birlik ve ¬beraberlik içinde hareket etmemiz gerekiyor. Ancak ulusal dava söz konusu olduğunda bile birleşemeyen siyaset yapımız, en zayıf halkamız olarak endişelendiriyor.
Bu zayıf halka kırılmazsa Kıbrıs Türkü bütün oyunları yener.
Ancak bu halka kırılırsa bizi yeniden o müzakere masasına, yani çözümsüz diplomasi trafiğine tekrardan sokarlar. O trafik kaç on yıl sürer. Orası belirsiz. Kıbrıs Türkünü yine dipsiz kuyulara iterler. Bizden söylemesi…