Biz Sarayönü’nde konuşulanları tartışıyoruz ama dünya bugünlerde kelimenin tam anlamıyla şok yaşıyor.
Afganistan'daki 5 yıllık iktidarı ABD müdahalesiyle 2001 yılında sona eren Taliban, Amerikan askerlerinin ve NATO'nun çekilmesiyle 20 yıl sonra ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirdi.
Cumhurbaşkanı Eşref Gani Afganistan'dan kaçtı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı da Taliban militanlarının eline geçti.
Afganistan'dan ayrılmak isteyen binlerce kişi dün Havalimanı'na akın etti.
ABD askerleri Kabil'deki havalimanında izdihamı durdurmak için havaya ateş açtı, ilk belirlemelere göre 5 sivil hayatını kaybetti.
İş öyle dramatik boyutlardaydı ki, uçaklarda yer bulmaya çalışan pek çok kişi kapılar kapandıktan sonra bile uçaklara tırmanmaya çalıştı.
Kenti terk etmek için kendisini ABD uçağının tekerine bağlayan iki kişi, uçaktan düşerek öldü. Yere düşerek can veren kişilerden birisinin cansız bedeni havalimanına yakın bir bölgedeki evin çatısında bulundu.
Tehran Times tarafından yayınlanan görüntüler kısa sürede dünya gündemine oturdu.
Taliban liderlerinin bir kısmı 1980'lerde Sovyetlerin Afganistan'ı işgaline karşı ABD'yle birlikte savaşan ancak 2001'de ABD ve müttefikleri tarafından devrildikten sonra yurt dışına gidenler.
Bir kısmı ise geçmişte Afganistan'ın mücahitlerinin önderliğini yapan 'ilk nesil' Taliban üyelerinin oğulları.
Kısaca çağdaş Batı’nın Rusya’ya karşı besleyip büyüttüğü isimler…
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in partisinden yapılan açıklamada Batı birliklerinin Afganistan'dan çekilmesi ittifakın kuruluşundan bu yana yaşanan 'en büyük NATO fiyaskosu' olarak tanımlandı.
Yani bir anlamda çöken NATO oldu.
Kısaca ABD kendi eliyle yarattığı bir canavar karşısında neye uğradığını şaşırdı.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, üye ülkelerin dışişleri bakanlarının bugün Afganistan'daki gelişmeleri konuşmak üzere video konferans yöntemiyle toplanacağını duyurdu.
Josep Borrell, Twitter hesabından yaptığı açıklamada 'Afganistan bir yol ayrımında. Afganistan vatandaşlarının güvenliği ve refahının yanı sıra uluslararası güvenlik de söz konusu' ifadesini kullandı.
Kısaca, NATO, AB, çağdaş dünya çaresiz eli kolu bağlı Afganistan’da yaşananları izliyor.
Bizim Kıbrıs meselesinde “çözüm sonrası olası bir çatışma yaşanırsa ne yaparız” diye soranları, “AB var, NATO var, BM var, uluslararası hukuk var” diye rahatlatmaya çalışanların, sözü edilen garantilerin ne kadar geçerli olacağının görmesi için iyi bir fırsat. Bu bağlamda adeta ibretlik bir manzara yaşıyoruz.
Taliban karşısında dünya olan biteni sadece toplantı yapıp, açıklama yaparak izliyor. “Kıbrıs’ta bizi AB korur, NATO korur, BM korur…” diyenlere duyurulur. Bizden söylemesi…