ABD’li Senatör Robert Menendez, Rum Başkanlık Sarayı’nda “Başpiskopos Makarios Büyük Haç Nişanıyla” onurlandırılırken, öylesine kendinden geçmiş ki, “En büyük hayalinin adadaki son Türk askerinin de gittiğini görmek olduğunu” söylemiş.
Ne kadar kızsak da, söylensek de kendisine teşekkür etmeliyiz aslında.
ABD’li Senatör Robert Menendez, Rum Başkanlık Sarayı’nda “Başpiskopos Makarios Büyük Haç Nişanıyla” onurlandırılırken, öylesine kendinden geçmiş ki, “En büyük hayalinin adadaki son Türk askerinin de gittiğini görmek olduğunu” söylemiş.
Ne kadar kızsak da, söylensek de kendisine teşekkür etmeliyiz aslında. ABD’nin gerçek yüzünü, daha doğrusu Türk askerine karşıt tutumunu bizlere gösterdi.
Bugüne kadar stratejik ortaklık martavalıyla Türk halkını uyutmaya çalışan Washington yönetimi, bize aslında ne düşündüğünü açıkça anlattı.
Senatörün açıklaması ABD politikasını yakından takip edenler için de sürpriz değil aslında.
Biden yönetimi son dönemde Kıbrıs Rum yönetimiyle çok yakın ilişkiler kurdu.
ABD’nin Rum yönetimine silah ambargosunu kaldırmasıyla ivme kazanan ilişkiler, iki ülkenin “Kara, Açık Denizler ve Liman Güvenliği Merkezi” kurmasına dair mutabakat imzalamasıyla stratejik bir noktaya da ulaştı.
Hemen ardından ABD ile Rum yönetimi arasında sınır güvenliğinde iş birliğinin artırılmasını hedefleyen niyet bildirisi imzalandı.
Tüm bunlar son 1.5 yıl içinde atılan adımlardı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adayı ziyaretinden hemen sonra açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İlişkiler Departmanı'ndan Victoria Nuland, Senato'da yaptığı konuşmasında ada ile ilgili olarak, 'Biz Kıbrıs'a barış ve istikrarın sadece Kıbrıs liderliğinde, 2 bölgeli ve 2 toplumlu bir süreçle geleceğini düşünüyoruz' diye konuştu.
Yani Rum tezlerine destek verirken, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının yeni politikasına karşı açıkça bir mesafe koyuyordu.
Nuland, Erdoğan'ın 'hayalet şehir' Maraş'ı oturuma açma adımının, Birleşmiş Milletler (BM) kararını hiçe saymak olduğunu belirterek, 'Bu provokatif kararın geri alınması çağrısında bulunuyorum' diyecek kadar da ileri gitti.
Diğer taraftan Türkiye’ye uygulanan S-400 yaptırımları süreceği mesajını da veren Nuland, ABD’nin safını belli etti.
O saf Türkiye ve Kıbrıs Türkü’nün yanı değil, Rum tarafının yanıdır. Şüphesiz bu tercihte Doğu Akdeniz’de Rumlar ve ABD’nin birlikte olmayı seçmesi de önemli rol oynuyor.
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda tablo netleşiyor.
Elbette Doğu Akdeniz’de uygulamak istedikleri politikanın karşısında tek engel olarak adadaki Türk askeri görüyorlar.
Bu gerçek ışığında biz de uykudan uyanmalı, ABD’nin gerçek rüyasını görmeliyiz. Aksi halde böyle stratejik ortaklarla asla yol alamayız. Bizden söylemesi…