New York’a giden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Rum lider Nikos Anastasiadis’le 27 Eylül’de bir araya gelecek.
Görüşme kahvaltıda yapılacak. Bu görüşmeden ne çıkacak derseniz, en fazla pastırmalı sandviç, krep, kruvasan bir de zorlarsanız sahanda yumurta çıkar…
İşin şakası bir yana Kıbrıs meselesinde yapılan onlarca saat görüşmeden bir sonuç elde edemeyenlerin, şimdi New York’ta 27 Eylül’de yapılacak sabah kahvaltısından bir sonuç beklemesine şaşırmamak imkansız.
Rum tarafının, desantralize federasyon tipi bir çözümü nasıl gördüğüne ilişkin ayrıntılı bir öneriyi BM, İngiltere ve AB’ye ilettiği belirtiliyor.
Yani bizim federasyoncuların güvendiği dağlara fena halde kar yağmış görünüyor.
Rum basını bizim federasyonculardan daha realist bakıyor meseleye.
“Gündemsiz ve Taahhütsüz Gayrı Resmi Kahvaltı” başlıklarıyla aslında üç liderin New York manzarasına karşı keyifli bir kahvaltıdan başka hiçbir sonuç elde edemeyeceklerinin altını çiziyor.
Eski Rum Dışişleri bakanlarından Yoannis Kasulidis, “Kıbrıs sorunu tam batakta” diye durumu özetliyor.
Rum tarafının ortaya attığı “60 Anayasası’na dönüş” önerisiyle de asıl amaçlarının ne olduğunu ortaya koyuyor.
Kasulidis’e göre istenilen Türk tarafının ayrı egemenlik ve iki devlet tezini bu öneriyle terk etmesi.
Yani oltanın ucuna 60 Anayasası’na dönüş diye bir yem bağladılar. Denize attılar. Oltaya takılanları da kendi saflarına çekmeye çalışıyorlar.
Üstelik bir de bunu BM’ni tabiriyle “Yaratıcı fikir” diye yutturmaya çalışıyorlar.
Kimse oltaya gelmesin.
Ya da şöyle söyleyelim. Oltaya gelmeye niyeti olanlar şuna cevap versin.
1960 Anayasası kaç yıl uygulandı? Rumlar zaten o anayasayı uygulamamak için, o anayasanın açıklarını kullanarak Kıbrıs Türkü’ne her türlü zulmü yapmamış mıydı?
Şimdi bizimle onca yıl hiçbir şey olmamış gibi “haydi 60 Anayasası’na dönelim” diye alay ediyorlar.
Bir başka ifadeyle oltaya taktıkları yemi yutmamızı bekliyorlar.
Ne Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ne de Türkiye o yemi yutmaz. Rum komşularımıza buradan seslenelim. Bizden söylemesi…