23 Ocak seçimleri yaklaşırken, partiler yavaş yavaş gerçeklerle yüzleşme başladı.
Görünen manzara şu. Şu anda UBP ile CTP dışındaki partilerin hepsi baraj meselesiyle ilgili kafa yoruyor.
Bir siyasi partinin düşüncesinin sırf baraj nedeniyle Meclis’te temsil edilmemesi önemli bir handikap.
Diğer yandan barajın sıfırlanması durumunda istikrarlı bir hükümet modelinin çıkamayacağı da bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Mesela son günlerde çok konuşulan Demokrat Parti ile Milletin Partisi’nin seçim ittifakı iddialarını ele alalım.
Demokrat Parti’deki aday olmayacağını açıklayan Serdar Denktaş ve Koral Çağman’la birlikte güç yitiren Sayın Fikri Ataoğlu gönül rahatlığıyla ‘ben barajı geçebilirim’ diyor mu?
Hükümetteki yıpranmışlığı da göz önüne alarak Ataoğlu’nun bu konuda ciddi muhasebe yapması gerekir.
Kendisine ‘barajı geçeriz, beş de milletvekili ile Meclis’e döneriz’ diyen varsa şüpheyle bakmasını öneririz.
Zira şu anki tablo pek de öyle görünmüyor.
Diğer taraftan milletvekili olarak tek başına 5 bin oyu olduğu iddia edilen Bertan Zaroğlu’nun kurduğu Milletin Partisi barajı geçebilir mi?
İşin gerçeği şu. Bu kadar yeni bir partinin seçmenlerine bu kadar kısa bir zamanda mesajlarını ulaştırması çok da kolay görünmüyor.
Diğer partiler açısında da durum farklı değildir. HP, YDP, TDP, TKP-YG de aynı hesabı yapmalıdır.
Siyasal sistemimizde sürekli istikrardan söz eden siyasetçiler, seçim ittifaklarına kapılarını aralarsa tüm siyasi görüşlerin Meclis’te temsil edilmesine de imkan sağlanabilir.
Bu yapılırken çok parçalı bir Meclis yapısının da önüne geçilmiş olur. Yani bir taşla iki kuş vurulur.
Eğer söz konusu olan sadece koltuk kavgası değilse benzer siyasi partilerin bir araya gelmesinde fayda var.
Baraj sınırındaki tüm partilerin liderlerinin kimsenin dolduruşuna gelmeden bu ince hesabı iyi yapması gerekir.
Her ne olursa olsun seçim sonrasında kurulacak hükümette istikrarlı bir modele ihtiyaç var. Buna göre tüm partilerin ayaklarını yere sağlam basıp gerçekçi değerlendirmelerle seçime girmesi gerekiyor.
Aksi halde küçük olsun bizim olsun mantığı, bu kez işlemeyebilir. Bizden söylemesi…