Azerbaycan’daki Karabağ bölgesi, 30 yıl sonra eski sahiplerinin verdiği, yüzlerce şehit sayesinde tekrar Azerbaycan coğrafyasına katılmış oldu .
Karabağ olayı bölgede ve dünyada tüm dengeleri değiştirdi ve yeni dengelerin oluşması için zemin oluşturdu .
Türkiye’nin, kardeş Azerbaycan’ın yanında yer alması, bölgedeki Türk devletlerinin ileriye bakış açılarında yeni umutların doğmasını da beraberinde getirmiştir .
Türkçe konuşan toplulukların bağlı olduğu ülkeler ve devletler , bunu daha da ileri götürerek . Türk Devletleri teşkilatını oluşturdular . Bu teşkilata da AB’den bir ülke gözlemci sıfatı ile katılmaktadır . Bu ülke de Avrupa’ya göç eden Türk boylarından biri olan Hun Türkleridir . Başlarında Atilla olan bu Türk boyu , bu günkü Macaristan’a yerleşen ve dünyada Hungary olarak da tanınan Macaristan’daki Türklerdir . Bunlar Avrupa’da Hristiyanlığı kabul etmiş Türk Devletinin vatandaşıdırlar .
Esas Türk ve Müslüman olan ülkelerin tümü , Avrasya ve Asya’dadırlar .
Bu teşkilatın çekirdeğini bunlar oluşturuyor .
Hemen hemen hepsi , denizlerden mahrum ülkeler olan karasal ülkelerdirler . Tümünün de kökeni Türk’tür .


Yukarıda da bahsettiğim gibi , Karabağ olayından sonra coğrafyalarında var olmak ve varlıklarını sürdürmek için bir teşkilat kurarak . Ortak çıkarlarını korumak ve geliştirmek için bir araya geldiler . En başta ekonomi ve savunma olmak üzere teşkilatın manifestosunu da dünya kamuoyuna açıkladılar .
Kara ve demir yolu ile daha elverişli bir ticaret yapmak için , Ermenistan üzerinden bir koridorun açılması ve serbest ticaretin Türkiye de dahil olarak yapılması . Hep Ermenistan’ın sekter tutumu sayesinde günümüze dek gerçekleşmedi .
Ermenistan siyasetine hakim olan Amerika’daki Ermeni lobisi , bunu hep engelledi .
Amerikan Emperyalizminin , Ege , Akdeniz , Orta Doğu ve Karadeniz’de boy göstermesi sonucu , Paçaları tutuşan Rusya . Türkiye’nin de istediği proje olan Zengezur koridorunun açılması ve bundan kendisinin, ayrıca Çin Halk Cumhuriyetinin Akdeniz’e inmesini sağlayacak bu projenin yapılması için Ermenistan’ı da ikna ederek . Projenin yapılması için ön görüşmelerden olumlu sonuçlar çıkarmıştır.
Bunun bir sonucu olarak da , karşılıklı olarak , Türkiye Ermenistan arasında otuz yıldan fazla kopan diplomatik ilişkileri , yeniden başlatmak için her iki devlet de karşılıklı olarak aldıkları kararları kamu oyuna duyurmuşlardır .
Zengezur koridoru sayesinde Türkiye ile Türk devletleri karşılıklı olarak birbirlerine gidebilecekler ve yıllardır sıcak denize inmek isteyen Ermenistan’la birlikte , Akdeniz ve Karadeniz’e ineceklerdir .
Bu ülkeler arasında her türlü ilişki sağlanacak ve ortak menfaatler için adımlar atılacaktır .
Başta da ticaret , bu işin başını çekecektir .
Koridorun açılması pek uzun sürmez , çünkü bu teşkilatı oluşturan Türk devletleri . Başta Türkiye olmak üzere koridorun en erken zamanda açılması için gayret gösterecektir . Çünkü bu menfaati icabıdır .


Koridor , Türk- Çin ilişkilerini daha da geliştirecektir .
Avrasya ve Asya devletlerini , yayılmacı Amerikan emperyalizmine karşı daha da bütünleştirecektir .
Rusya ve Çin liderleri , bugün Amerika’nın bölgedeki yayılmacı politikalarını bir araya gelerek görüşecekler . Yunanistan bölgede bir Amerikan üssü haline getirildi ve Asya ile Avrasya’daki ülkeler için tehdit oluşturmaya devam ediyor . Zengezur koridoru bu tehdit için de elzemleşti .
Toplam yüzölçümü , 4.823.541 km kare, beş asil üye , iki de gözlemci ülke .
Tabiat şartları karasal iklim . Akdeniz sebze ve meyvelerinden mahrum ülkeler . Bizde ise bu maddelere Pazar bulmakta güçlük çekiliyor . Zengezur koridoru bizim için de ele geçirilmeyecek bir nimet . İyi pir planlı yatırım ekonomisi ile derelerdeki kamışlara varıncaya kadar, o kardeş ülkelerde Pazar bulmamak için hiçbir neden göremiyorum .
Hiç vakit geçirilmeden kolları paçaları sıvayıp işe koyulmalıyız . Bunun için ehil kadrolar oluşturulmalıdır .
Dışişleri , bunun için ilk adımı atarak bu kardeş ülkelerle ilişkiye geçmeli , ticari temsilcilikler açmalıdır .
Planlı üretimle yaklaşık beş milyon km karelik coğrafyada, kardeş ülkelerdeki pazarlarda yerimizi almamak için hiçbir neden de yok . Yeter ki bunu becerecek ehil ve girişimci kadrolar oluşturalım .