Hükümet seçim öncesinde öyle bir adım attı ki iş hayatındaki çalışma barışı ciddi tehlike altına girdi. Başbakan Faiz Sucuoğlu, brüt 7 bin TL olarak belirlenen yeni asgari ücretle ilgili, “Çok hızlı gidildi. Yargı süreci başlarsa, asgari ücretin yürürlüğe giriş tarihi uzar” deyince açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren asgari ücretlinin sevinci kursağında kaldı.
İş nasıl bu noktaya geldi, anlamak mümkün değil.
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay’ın da dediği gibi hükümetin yeni belirlediği asgari ücret konusunda sözünün arkasında duramıyor, devlet ciddiyetine yakışmayan bir yaklaşımla işçi ile işvereni karşı karşıya bırakıyor.
Sözün özü yine Özersay’ın deyimiyle asgari ücreti de yüzüne gözüne bulaştırdılar.
Şimdi asıl tehlike, asgari ücret bu haliyle yürürlüğe girse bile girdi maliyetlerindeki artışın piyasaya pahalılık olarak yansıması ve ciddi bir işsizliktir…
“İşveren kesimi 6 bin 500 TL’ye yaklaşmıştık, 7 bin TL denince masadan kalktık” diyerek ipin koptuğu noktayı işaret etti. Peki 500 TL fark için bu kaosa değer miydi?
Başbakan’ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzerine bu 500 TL’lik fark yüzünden şimdi 1 Ocak’ta yürürlüğe gireceği ifade edilen yeni asgari ücretin uygulanması, 1 Şubat, hatta 1 Mart tarihini bulabilir.
Peki bu süre içinde dar gelirli bu insanların kaybını kim karşılayacak?
Halka şirin görünmek için popülist bir yaklaşımla alınan kararlar günün sonunda yine o halka zarar veriyor.
İş dünyası kızgın. Ülke gerçeğinden yoksun ve popülizm kokan bir uygulama, çalışma barışını adeta kaosun içine attı.
Görünen o ki, yeni asgari halkı rahatlatmak şöyle dursun, kayıt dışılığı teşvik edecek. Belki de bir çok kişinin işsiz kalmasına yol açacak.
Hükümet bir kuyuya taş attı. Şimdi hepimiz o taşı çıkarmanın yolunu arıyoruz. Bu taş sağduyu ve akılla çıkarılamazsa bizi zor günler bekliyor. Bizden söylemesi…