23 Ocak genel seçimlerine sayılı günler kala , son seçim anketi olsa gerek , Gezici Şirketinin yapmış olduğu anket kamu oyunun bilgisine getirildi .
23 Ocak genel seçimlerine sayılı günler kala , son seçim anketi olsa gerek , Gezici Şirketinin yapmış olduğu anket kamu oyunun bilgisine getirildi . Hemen arkasından başka bir kamuoyu araştırma kurumunun bir anketi yayınlandı . Birinci sıradaki UBP’nin yüzdeliği her iki araştırmada örtüşür vaziyette . Diğer partilerdeki yüzdelik ise bayağı farklı . Her iki anket sonucundan çıkan gerçekte .
Vur aşağı . Vur yukarı gidilecek köyün minareleri görünmüş oldu .
Yüzdelikler ortaya çıktıktan sonra , sandık sonuçları ne kadar değişirse değişsin . Ortaya çıkan tabloda hiçbir partinin tek başına iktidarı oluşturmayacağı gerçeği ile karşılaşmış olacağız.
Seçmenimiz siyasal partilere bu konuda yine ders verecek gibi görünmektedir . Seçmen bu anketin sandığa yansıması durumunda şunu söyleyecektir . “Ülkedeki sorunların çözümü için bir tek partiye görev ve yetki vermiyorum . Birden çok partiye görev ve yetki vermekteyim . Milli iradem budur . Bu irade sonucunda bir araya gelip el ele verecek , elinizi taşın altına koyup ülkeyi düze çıkarmak için gerekenleri yapacaksınız .” Kamuoyu sonucu sandıktan çıkacak iradeyi de vur aşağı , vur yukarı böyle yansıtacaktır .
Her iki araştırma sonuçlarına bakıldığı zaman , tek başına iktidara sahip olan siyasal parti UBP’dir .
Seçmen tek başına iktidar deyip koalisyonlardan vazgeçmek istiyorsa , tek bir alternatifi vardır .
O da tek başına UBP’ni iktidar yapmak . Bu da bu anket sonuçlarına göre bir hayli zor .
Bunun mümkün olabilmesi için UBP’nin on gün içerisinde bu yüzdeliğe kavuşması için çalışmalarını yoğunlaştırması ve seçmenden tek başına iktidar olabileceği oy yüzdesini alması gerek .
Geçen dönemlerde çeşit çeşit koalisyon oluşumlarını yaşadık .
Dörtlü , İkili , Üçlü vb .
Sonuç fiyasko .
Sorunlar azalacağına misliyle artmış yumak halinde çığa dönüşmüştür . 1945 ten sonra İtalya’da günümüze dek koalisyonlarla ülke yönetilmekte . Her şey tıkırında gitmektedir . Bizde niye gitmesin.
Gezici’nin anketinde seçimlerin dışında da bazı araştırmalar yapılmış .
Bunlardan biri de Kıbrıs dış politikası ile ilgili olanıdır .
Araştırmaya katılan seçmenler , Kıbrıs sorunu ile ilgili bulunması ve uygulamaya konulmasını istediği anlaşmayı . İki devletli bir yapı olarak görmekte ve % 82 ‘lik bir oyla bu teze destek vermeleri de araştırmanın en ilginç yanını ortaya koyması bakımından çok ilginç olsa gerek .
Annan Planında Federasyona destek veren ve “Yes be Annem “ diyen % 65 lik bir oy nispetini hatırlayalım . % 35 de hayır diyen bir yüzdelik vardı . Son anketten ortaya çıkan sonuç % 47 ‘lik bir rakam % 35 ‘lik rakama eklenerek , çözüm olarak iki devletli çözümü ortaya koymuştur . % 11.8 ise Federasyondan taraf irade belirtmiştir .
Bu da göstermektedir ki Kıbrıs Türk Halkını hiçbir koşulda ve yerde eşit görmeyen ve görmek istemeyen Rum Halkına karşı sergilenen bir tepki olsa gerek.
Sn. Tatar’ın Federasyon tezinden sonra ortaya koymuş olduğu iki devletli çözüm önerisi ve tezine , Kıbrıs Türk Halkı tarafından ezici bir çoğunlukla destek verilmiştir .
Kıbrıs Türk Halkının % 82 ‘si bu anket sonucu ile Devletine , Egemenliğine ve Bağımsızlığına sahip çıktığının bir göstergesidir .
Halkın bu iradesinden sonra , Federasyon tezini düşleyenlerin kafalarını iki ellerinin arasına alıp düşünmelerinin zamanı gelip geçmek üzere .
Her şey halkla birlikte onun iradesi ve gücü ile olmaktadır .
Halka dayanmayan bir şeyin olması bu dünyada mümkün değildir .
Sonra Yalçın Cemal demedi veya yazmadı demeyin .