Haftalardır siyasiler konuştu. Dün söz sırası vatandaştaydı. Yaklaşık 203 bin seçmenin yüzde 58.23’ü sandık başına gitti. Ortaya çıkan tablo yine koalisyondur. Halk kimseye tek başına iktidar vermedi. Birlikte çalışın, sorunları çözün dedi.
Haftalardır siyasiler konuştu. Dün söz sırası vatandaştaydı. Yaklaşık 203 bin seçmenin yüzde 58.23’ü sandık başına gitti. Ortaya çıkan tablo yine koalisyondur. Halk kimseye tek başına iktidar vermedi. Birlikte çalışın, sorunları çözün dedi.
Bu söze kimsenin itirazı olamaz. Tüm partiler bu sözü alıp başlarının üzerine koymalıdır.
Önümüzdeki dönem halkın mesajlarını iyi anlayanların yol alacağı bir dönemdir.
Her ne olursa olsun ülkenin yaşadığı sorunlar karşısında artık kimsenin mazereti olamaz. Halk çözüm bekliyor.
Ülkenin kronikleşmiş sorunları ertelenemez durumdadır.
Dünya artık sağlıkta yaşanan pandemiyi mazeret göstermiyor. Bu gerçekle yaşıyor, normalleşiyor.
Ekonomiye gelirsek tüm partiler vaatlerinin birinci sırasına ekonomiyi koyduklarını göre, vatandaşın önceliğinin farkındalar.
Siyasal istikrar ancak ekonomik istikrarla olur.
Siyasilere sormak lazım.
Bugüne kadar hayatın her alanında yüzlerce söz verdiniz. Görelim bakalım verdiğiniz bu sözleri tutabilecek misiniz?
Dünyayı siyasiler değil, ekonomistler yönetiyor. Bu gerçek dünya üzerinde yaşanan gelişmelerle de her gün yüzümüze çarpıyor.
Bizim ülkemizde de temel belirleyici ekonomidir.
Hatırlatalım, şu anda devletin 1 milyar TL’nin üzerinde iç borcu var. Yerli bankalar da artık borç vermeye niyetli değil.
Devlet kamunun maaşlarını ödemiyor. Belediyeler maaşları ödeyemez duruma geldi.
Artan asgari ücretin ardından işadamları da ödeyemeyeceğini söylüyor. Türkiye artık maaşlar için bize para vermiyor.
Peki böyle bir ortamda istikrar nasıl sağlanacak?
Yapılması gereken gelirleri artırmaktır.
Başarı cesurları tercih eder.
Türkiye şu an bu cesareti gösterip değişimi gerçekleştiriyor.
Biz de bu cesareti göstermeliyiz. Başka çaresi yok. Bizden söylemesi…