Eller tetikte

Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar , dünyanın ekonomik sistemi dizginsiz Kapitalist sistemdi .

Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar , dünyanın ekonomik sistemi dizginsiz Kapitalist sistemdi .
Bu sistemde sermayeci girişimcilerin devlet desteğinde yatırımlarını artırmak ve Pazar bulmak saiki ile geri kalmış ülkelerin işgal edilip sömürgeleşmesinin önü de açılmıştı .
Dünyada kapitalist ekonominin uygulandığı merkez ise Avrupa idi. Avrupa Rönesans hareketinden sonra , dinin baskısından kurtulmuş ve sanayileşme sonucu ise , sömürge alanlarını arttırmaya başlamıştı . Avrupa’daki bu ülkeler Almanya , İngiltere , Fransa ve diğer krallıklardı.
Ekonomik sistemin getirdiği rekabet . Avrupa’daki bu kapitalist ülkeleri , iki Cihan Savaşına sürüklemiş ve dünyanın mahvolmasına sebep olmuşlardı .
Birinci Dünya Savaşının bitimi ile dünyada yeni ekonomik sistemlerin ortaya çıktığı görülür .
Bunlar sosyal adaleti sağlayacak olan sosyalist sistemlerdi . Bunun başını çeken de 1917 devrimi ile Rusya olmuştu .
Rusya İkinci Dünya Savaşında galip ülkelerden biri olarak Hitler Almanya’sının Başkenti olan Berlin’e ilk giren olmuştu . Rusya’nın ekonomik sistemi solun bir yelpazesi olan Komünist rejimdi . Batı bu rejimi hiçbir zaman benimsememiş , hep karşısında cephe almış . Rusya coğrafyasını adeta çember gibi kuşatmıştı .
Bu , yüzyıla yakın bir süre devam etti .
Doksanlı yıllarda rejim yıkıldı . Rusya’da açlık baş gösterdi . Kızıl ordu ekmek ve patates bulamaz oldu . Beslenme sorunu hat safhaya ulaştı .
Rusya’nın bocaladığı yıllardı .
İşte bu yıllarda ABD patentli Yeltsin , Rusya’nın başına getirilerek ülke tam manası ile ABD yörüngesi haline getirildi .
ABD bundan çok memnundu . Rusya , Amerika’nın “otur arap , kalk arabı “ olmuştu . Nereye kadar ? Putin’in başa gelmesine kadar .
Rusya Federasyonu , rejim olarak demokrasiyi benimsemiş ve kapitalizmi uygulayan , Ulusal çıkarları ön planda giden bir ülke oldu.
Rekabet ayni sistemi uygulayan iki ülkenin çatışma noktasına kadar gelebilmiş . SSCB dağılmasından sonra birçok Avrupa ülkesi bağımsızlığına kavuşmuş ve bir asırlık baskı rejiminin tekrar tekerrür etmemesi için kendileri güvence olarak Nato ittifakı içine girmişlerdir .
Bunların dışında kalan ve NATO üyeliğine alınma vaadi verilen Ukrayna ve Gürcistan’ın Nato üyesi olmasına Rusya Federasyonu karşı çıktı . Rusya bu ülkeleri arka bahçesi olarak nitelendirmektedir .
Putin’le birlikte Rusya Federasyonu , hem ekonomide hem de savunma sanayinde büyük atılımlar yaparak , ABD’ye kafa tutmaya başlamıştır .
Ukrayna sorunu , ülkenin NATO üyesi bir ülke olması ve Rusya’ya tehdit oluşturmasından doğmuştur .
ABD ve Rusya bölgeye askeri yığınak yapmaya devam etmektedir . Karadeniz , savaş gemilerinin gölü haline gelmiştir .
Bu gelişmeler karşısında bölgede Türkiye’nin rolü nedir ? Türkiye bir NATO üyesi ülke olarak Rusya ile dost bir ülke olup , ikili ekonomik işbirliği anlaşmaları var . Ayni zamanda Ukrayna ile de ikili anlaşmaları vardır . Ayrıca iki ülke arasında arabulucudur .
Rusya , Çin , Asya’da ABD’ye karşı Avrasya ittifakını oluşturdu . Türk Devletleri de Türk Teşkilatı Devletlerini oluşturdu . ABD’nin bölgede tutunacak dalı Yunanistan oldu .
Batı hep pompalıyor ! Rusya , Ukrayna’yı işgal edecek diye . Bu gün zaten Ukrayna , enerji konusunda Rusya’nın işgali altında . Gazı bir kessin Ukrayna donar kalır . Ayni zamanda Avrupa’nın durumu da ayni .
ABD ve Batı , Ukrayna’yı kışkırtmakla, Ukrayna’ya yazık ediyor . Ayni şeyi İngiltere de yapmıştı , sonra U dönüşü yaptı . Bunu 1922 yılında Anadolu’da da Yunanistan’a karşı yaptıydı .
Olaylar karşısında AB bir arada bir derede kaldı . Çünkü enerjide O da Rusya’ya bağımlı .
Putin , Rusya coğrafyasının arka bahçesinde ABD ‘yi görmek istemiyor . Ulusal çıkarlarına aykırı buluyor .
Hani haksız da değil .
Çıkacak bir sıcak harekatta , harekata katılanların hepsi yara alacak. Fakat en büyük yarayı Ukrayna alacak . Çünkü batılılar verdikleri sözlerde durmayacak .
İki ülkeyle ilişkileri olan Türkiye de olumsuzluklarla karşılaşacak..
Bu haber 3381 defa okunmuştur

:

:

:

: