Bugün 18 Şubat 2022 . Dünyamızda gerçek ve tüzel kişiler için geleceklerini belirleyen iyi ve kötü günler vardır .
İyi günlere örnek , kişilerin dünyaya gelmesi . Başarılı bir hayat sürmesi . Mutluluğa ve refaha ulaşması gibi .
Tüzel kişilerin de kendine özgü unutamayacakları günleri vardır . Bilhassa bu tüzel kişiliği oluşturan halkların da kendine özgü günleri vardır .
Mesela, Türk Ulusu 30 Ağustos 1922 gününü, var olduğu sürece sonsuza kadar hatırlayacaktır . Kıbrıs Türk Halkı da 20 Temmuz’u ilelebet hatırlayıp kutlayacaktır .
Bunlar iyi günler .
Bir de bunlara 180 derece ters olan kötü günler var . Bu yazımda bizi de yakından ilgilendiren bu kötü günlerden birini ele alıp irdelemeye çalışacağım .
Girişte de değinmiştim . Bugün 18 Şubat .
Tarihte Türk Ulusu ve bizim açımızdan 18 Şubat’ın çok büyük önemi vardır . Genellikle önemli günler artı getiren günler olarak anlaşılır . Buradaki önemli günün , artı değil de eksi getirmesi açısından öneme haiz olmasıdır .
Türkiye 18 Şubat 1952’de , oluşturulan Kuzey Atlantik Paktına üye olması ile Türkiye ve bizim açımızdan olumsuz bir gün olarak tarih sayfalarına geçmiştir .
Dünyada tam bağımsız olan Atatürk Türkiye’sinin , NATO’ya girerken . Ekonomisi , maliyesi , para birimi , savunma sanayii , sanayisi ve tarım üretimi , İhracat ve ithalat dengesi bir tamam tıkırında gidiyor .
İkinci Dünya Harbine girmemiş olan Türkiye . Açlık baş gösteren komşularına , gıda ve tıbbi malzeme yardımında bulunuyordu .
Türkiye Cumhuriyeti , bölgesinde her açıdan güçlü bir devlet olarak. Doğusunda ve batısında paktlar oluşturmuş lider bir ülke idi .
NATO’nun belli başlı kurucusu ABD’dir ve günümüze kadar da bu örgütü yönetmektedir .
ABD’nin Orta Doğuya ve Avrasya’ya yayılması için Türkiye coğrafyası , biçilmiş kaftandı .
Zamanın yöneticilerini yaldızlı vaatlerle aldatıp , İkili anlaşmalarla Savunma sanayini öldürerek . Savunmada ABD ve NATO ‘ya bağımlı kıldılar . Bunun acısını 1963 Kıbrıs olaylarında yaşadık .
Nato bir savunma örgütü değildir . Ya nedir ?
Buna yanıt 1960 ‘ta Fransa Cumhurbaşkanı tarafından verildi :
NATO ABD’nin NATO üyelerini kontrol örgütüdür . ABD , bu denetimi NATO devletleri içinde örgütlediği yer altı örgütlenmesi ile sağlamaktadır . Yani Kontur Gerilla veya devlet içinde devlet .
Türkiye’yi Nato’ya sokan Menderes , ABD’yi anlayıp doğuya dümen kırma politikasını uygulayamadan . Bu örgütte görev alan askerler tarafından darbe yaptırılarak . ABD’ye sadık üç DP politikacısı idam ettirildi .
Kıbrıs olayları karşısında, ABD Başkanı Jhonson’un İnönü’ye yazdığı mektubun sızdırılması üzerine . Türkiye’de aydınlar ve Y.Ö. Gençliği , ABD’nin ipini pazara çıkardı . ABD’nin gerçek yüzü ortaya çıkınca . 70’li yıllarda ayni kaynaktaki askerlerden , bu defa hükümete muhtıra verildi .
Aydınlar susturulmaya çalışıldı . Binlerce yurtsever canından oldu . Baskıcı yasalarla ülkede ABD emperyalizmi hakim kılınmaya çalışıldı .
Fakat .
Artık kral çıplaktı .
Yurtseverlerin uyanışı karşısında .
ABD’li etkililerin uygun gördüğü ve yakıştırdığı “ Bizim çocuklara “ ki ayni örgütün parçaları idiler . 80 ‘de tekrar darbe yaptırdılar .
Gladyo tekrar başarmıştı .
Bunun başında da Evren mendeburu vardı .
Son olarak da 2016 yılının 15 Temmuz gecesi , ayni gladyo , milli çıkarları savunma pozisyona girdiği için AKP Hükümetine karşı darbe girişiminde bulundu .
Bu kez “ Bizim çocuklar” işi başaramadı .
1952 yılından itibaren ABD , kendi yörüngesinden çıkmaya çalışan NATO üyesi ülkelerin başına hep çorap ördü . Onlar başka bir yazım konusu .
Şimdi Türkiye’deki tüm sıkıntılar 70 yıllık NATO üyeliğinin ve bunu yöneten ABD’nin getirdiği sıkıntılardır .
18 Şubat 1952 Türk tarihine kara harflerle geçecek . Zaten geçmiştir bile .
Gelelim bizim hükümet kurma işlerine .
Hep diyorum, bizde daha çağdaş demokrasi kültürü mafiş . Hele hele koalisyon bilinç ve kültürünün K’si yok .
Bu pirincin taşı ayıklanmayacak gibi .
Üç ay sonra yerel ile genel seçimlerin ikisi birlikte yapılsın . Herkes boyunun ölçüsünü alsın .
Sandık iki partili bir sisteme doğru gidiyor . Son sonuçlar bunun göstergesi .
Olası bir erken seçimde marjinal partiler barrayı geçemeyebilir .
Sonra Yalçın Cemal yazmadı denilmesin .