Ülkenin dört bir yanından gelen binlerce kişi ile başkent, son yılların en büyük eylemine sahne oldu.
Başbakanlık önüne toplanan binler “Toplumsal Yok oluş ve Yoksullaşmaya Hayır” dedi.
Yoksullaşmak bir toplumu çürütür. Her türlü değeri, maneviyatı bitirir.
Yoksullaşan toplumlarda hukuk biter. Yolsuzluk ve yoksulluk adeta birbiriyle kardeş gibi büyür.
Elbette yoksullaşan toplumlar kaçınılmaz olarak bir yok oluş tehlikesiyle de karşı karşıya olurlar.
O yüzden bir ülkenin geleceği için en büyük tehlike yoksullaşmadır.
Dünya pandemi ve savaşın ardından gelir adaletinin hızla sorgulandığı bir noktaya doğru gidiyor. Zengin ülkeler daha zengin, yoksul ülkeler daha yoksul oluyor.
Bizim gibi orta halli ülkeler içinse tek seçenek ayakta kalmak için mücadele etmek oluyor.
Bu nedenle belediyeler reformu, kamu reformu gibi artık ertelenemez yasaların bir an önce hayata geçmesi gerekiyor.
Star Kıbrıs’ın bugünkü manşetinde son günlerde tartışmaların odak noktasında olan belediyeler reformunun gerekçelerini rakamlarla okuyacaksınız.
28 belediyede 3 bin 552 personel var. Ama bu belediyelerin yüzde 64’ünde personel fazlası var. Peki bu personeli bu belediyelere kim aldı?
Elbette her seçim dönemlerinde türlü vaatlerle seçmenden oy isteyen siyasetçiler aldı.
Ancak bugün artık deniz bitmiştir. Belediye reformu karşı konulmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Bu reform gerçekleştirilirse yılda 74.5 milyon TL tasarruf sağlanacak.
Belediyelerin şu an 578 milyon TL borcu var. Bu borç sürdürülemez duruma gelmiştir.
18 belediye mali olarak ay sonunda devlet katkısı alamayacak kadar kötü durumda.
Ama biz hala aynı tas, aynı hamam devam edelim, makamlarımızdan mevkilerimizden olmayalım havasındayız.
Bu havadan bir an önce vazgeçmeliyiz. Aksi halde isteğimiz kadar yollarda yürüyelim, “yoksullaşmaya, yok oluşa hayır” diye isyan edelim. Nafile… Sonuç değişmez. ..Bizden söylemesi…