Başbakan Faiz Sucuoğlu ve Maliye Bakanı Sunat Atun, Türkiye ile mali protokole son şeklini vermek ve imzaları atmak için bugün Türkiye’ye gidiyor.
Ekonominin içinde bulunduğu durum hepimizim malumu. Ancak şunu da söylemeden geçmeyelim. Gidilecek köyün minaresi daha üç ay önceden belliydi.
Star Kıbrıs, bu köşede yaptığı uyarıda çare hayat pahalılığı ödeneği ve asgari ücreti yükseltmek değil, bunlar domino etkisiyle zam olarak geri döner demişti.
Gerçekten de uyardığımız gibi oldu.
Dünya ekonomisinin de korkusu olan “wage inflation” yani maaş enflasyonu, yaşanan ekonomik yangına benzin döktü.
Ülke o hale geldi ki devlet geçtiğimiz ay maaşları ödemede dahi sıkıntı çekti. Borçlanmaya çalıştı. Ancak talep ettiği 150 milyon liralık borcun bile ancak üçte birini bulabildi.
Peki nisan ayı maaşları nasıl ödenecek? Para bundan sonra nereden bulunacak? Türkiye’den mi istenecek?
Görünen o ki, ne yazık ki önlem alınmazsa artık maaşların bile ödenemeyeceği bir döneme doğru hızla ilerliyoruz.
Yakın bir dönemde yeniden asgari ücret yükselecek olursa sorulması gereken iki soru var.
Devlet ve belediyeler şu andaki maaşları dahi ödeyemezken yükselen maaşları nasıl ödeyecek, parayı nereden bulacak?
Özel sektörde kaç işyeri kapanacak, kaç kişi işini kaybedecek?
Sözün özü… Dünyanın korktuğu “wage inflation” a biz de KKTC olarak takıldık gidiyoruz. Şu anda görünen her 3 ayda bir asgari ücreti yükseltmeye mahkum olacağız. Ama bu parayı ödeyebilen de olmayacak.
Ancak bu yolun sonu karanlık. Eskilerden çok güzel bir musiki eser vardır.
“Takıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına…” diyor şarkıda…
Biz de ülke olarak bir rüzgara takıldık, gidiyoruz. Umarız bu rüzgara karşı ülkeyi koruyacak cesaret gösterilir, gereken kararlı adımlar atılır.
Aksi halde kriz giderek Kıbrıs Türk halkını bir yok oluşa doğru sürükleyecek. Bizden söylemesi…