Günlerdir bin bir spekülasyonla dedikodu malzemesi haline getirilen mali protokol nihayet imzalandı. Bu protokolle 2022 yılı içinde geleceği açıklanan 4 milyar 250 milyon TL mali destek bilgisini daha açıklanmadan önce dün bu köşeden duyurmuştuk.
Protokolün imza töreninde gerek TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, gerekse Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun açıklamalarına baktığımızda satır aralarında önemli vurgular olduğuna şahit olduk.
Oktay’ın ifadesinde yer alan “Öncekilerden farklı anlaşma” sözü ve “KKTC hükümetinden beklentimiz, popülist yaklaşımlardan uzak, yapısal ve sürdürülebilir kararları hayata geçirmesidir” ifadesi mealen şu anlama geliyor.
Siz daha önce çok imza attınız, ancak attığınız imzanın arkasında durmadınız. Bu kez attığınız imzanın arkasında durmaz iseniz kaynak akışı olmaz.
Zaten Sucuoğlu’nun kaynak akışıyla ilgili 6 aylık bir süreye işaret etmesi, ülkede 6 ay içinde atılacak radikal adımlarla ilgili iddianın bir tezahürüdür.
10 sayfalık protokolün tüm ayrıntıları bugün açıklanacak.
Ancak günlerdir dedikodu kazanını kaynatanlara şimdiden söyleyelim.
Protokolde ne 13’üncü maaşın kaldırılması var… Ne de hayat pahalılığı ödeneğinin durdurulması…
Başbakan, Kıb-Tek’in özelleştirileceği iddiaların da doğru olmadığını söyledi.
Protokolün imzalanmasından önce bir buçuk saat süreyle heyetler arası yapılar görüşmede elbette bir takım taleplerde bulunulmuş olabilir.
Ama “Bundan öncekilerden farklı anlaşma” diye özetlenen yeni mali protokolde belli ki hayata geçemeyecek taleplere karşı Başbakan ve hükümet ortakları kararlı bir şekilde duruş sergiledi.
Ancak bu, her şey güllük gülistanlık demek de değildir.
Başbakan’ın yeni dönemde sözünü ettiği “Popülizmden uzak radikal kararlar” ifadesi aslında bizim gelecek kuşaklara, bu ülkenin çocuklarına olan borcumuzdur.
Bu yönetim yapısıyla devam edersek, onların geleceğinden çalarız.
Artık mızrak çuvala sığmıyor. Başta şu an gündemde olan belediyeler reformu olmak üzere muhalefet de bu ülkenin kronik sorunlarına çare üretilirken ortak akla katkı koymak zorundadır.
Aksi halde talip oldukları iktidar koltuğuna gelecekte otursalar bile yönetecek ülke bulamayacaklar. Bizden söylemesi…