18 yıl önce 24 Nisan’da , Kıbrıs Türkünü mahvetme planı olan Annan Planının referanduma sunulduğu günün 18 ‘ci yıl dönümü . Dün gibi , dile kolay 18 yıl .
Bilindiği gibi Rum tarafı plana hayır demiş . Planın uygulanmasının önüne geçerek , Kıbrıs Türk halkının mahvolmasını engellemiş oldu .
Planın her iki tarafça kabul veya reddedilmesi AB ‘nin Kıbrıs Cumhuriyetini üye devlet yapmasına hiçbir etkinliği olmayacaktı . Çünkü AB güneyi üyeliğe almaya çoktan karar vermişti .
Batı ve bilhassa AB ve BM . Türk tarafının “evet” Rum tarafının “hayır” demesi halinde . Kuzeyi üye olarak kabul edeceklerinin sözünü vermelerine karşın. Referandumdan sonra tam tersi yapılmış ve güney AB’ne alınarak , kuzey bundan vareste tutulmuştur .
Türk tarafına bin bir vaat verilmiş .
Bunların içerisinde Türk Halkını celbeden en büyük vaat ise havuzlu villalar olmuştu .
Amerikan şirketlerinin ABD’de yaptıkları villaları , internet sitelerine düşürerek . Halkın büyük bir kesimi aldatılmış , referandumda evet oyu kullanmaları sağlanmıştı .
Aldatmaca öyle yüksek boyut kazanmıştı ki ellerinde kataloglar veya cep telefonlarından , halka villa beğendirmeye çalışan misyonerlerin sayısı küçümsenmeyecek oranda idi .
Sayı bir hayli kabarıktı .
Planın müzakere edilmesini veya halk tarafından tartışmasını gerektirecek zaman süreci dahi verilmeyerek , referanduma götürülmüştü .
Türk halkı kendi kaderini tayin edecek planın içeriğinden bihaber villa aldatmacası ile gidip % 65 oyla plana evet demişti .
Halbuki bilmiyordu ki plan uygulansa idi villa yapılacak coğrafyayı dahi bulamayacaktı .
Bilhassa , güneyden gelen ve Annan Planı ile verilecek bölgelerde iskan edilen Türkler . Ağaç dahi bulup altına giremeyecek bir durum ile karşı karşıya kalacaklardı .
Bu Türklerin eşdeğer mallarına karşılık , devlet tahvili verileceği yollu açıklamalar ise ayrı bir aldatmaca oluyordu .
Hele hele , Garanti sisteminin ortadan kalkması durumunda , adadan büyük bir Türk göç dalgasının hazırlıkları da başlamış bulunuyordu .
Plana evet diyenler barışçı . Hayır diyenler de barış düşmanı ilan edilmişlerdi .
Plan sayesinde birçok aile kapıştırılmış , aile bireyleri birbirlerine konuşmaz olmuştu .
Birçok sözde vatansever , batının emperyalist girişimlerinin misyoneri durumuna dönüşmüş .
Ülke insanlarımız , evetçi ve hayırcı olarak ikiye bölünerek iki cephe haline getirilmişti .
O günlerde , kurtuluş olarak .
Bireysel kurtuluş tercih edilerek , misyonerler tarafından halka enjekte edilmiş , toplumsal kurtuluş ötelenmişti .
AB ve BM vermiş olduğu tüm taahhütleri yerine getirmemiş . Rum tarafının Hayır’ına karşın yaptığı açıklamada :
“Güneyin iradesine saygı duymamız gerek “ diyerek . Güney AB üyesi yapılmıştı .
Buna karşın .
Kıbrıs Türk Halkının oyalama taktiği ile yılları çalınmış .
Bu , toplam yarım asırdan fazla bir zaman dilimine tekabül etmektedir .
Ayni oyalama taktiği , GYÖ safsatası ile devam ettirilmeye çalışılmakta olup , batının buna arka çıkmasının altında yatanın ne olduğu ise merak konusu .
Rumun ve Batının tavrı , Crant Montana’da su yüzüne çıkarak gerçek anlaşılmıştır . Annan Planı referandumunda plana hayır diyenlerin haklılığını da kanıtlamış oldu .
Rum Yunan ikilisi “ohi” diye diye , Kıbrıs Türk Halkını gerçekler karşısında yeni yön çizmeye itmiş ve yeni tezi ile Annan Planı gibi saçma sapan anlaşmalara , artık prim vermeyeceğini de dünyaya duyurmuş oldu .
Plana , garanti sisteminin kalkması karşısında hayır diyen % 35 Kıbrıs Türk Halkının haklılığı . Rus – Ukrayna savaşında daha da belirgin olarak ortaya çıkmıştır .
Garanti sisteminin çağdışı olduğunu söyleyenler . Bu sistemi Ukrayna’ya getirmek istemektedirler .
Garantörlerden biri de Türkiye olacak .
Kıbrıs için bu sistemi çağdışı diye niteleyenler . Bu çağdışı sistemi Ukrayna’ya getirmek niyetindedirler .
Batının çifte standardının dik alası değil de nedir ?
Bu işin adil bir şekilde sonlanmasını istiyorsak , bu Egemenlik ve eşit statü ile garanti sisteminin mevcudiyeti ile mümkündür .
Gerisi mi ?
Fasa fiso .