Bayram tatili bitti. Bir süreliğine unuttuğumuz daha doğrusu unutmak istediğimiz sorunlarla yeniden baş başayız.
Güvenoyu alamayan bir hükümetle bu sorunları çözmeyeceğimize göre derhal bir hükümet oluşturulması şu an ülkenin önündeki en acil meseledir.
Siyaset kulislerinde dillendirilen iddialara göre olabilecek en geniş tabanlı hükümet için çalışmalar çoktan başlamış durumda.
Genel başkanların içinde olmayacağı UBP-CTP-HP hükümetinin bu bağlamda ilk formül olduğu öne sürülüyor.
45 milletvekiline ulaşan böyle bir hükümetin başta Türkiye ile imzalanan mali protokolde verilen sözler olmak üzere ülkenin önündeki kritik sorunları toplumun tüm kesimlerini ikna ederek çözebileceği iddia ediliyor.
Ancak böyle bir hükümetin önündeki en büyük açmaz hiç şüphesiz CTP’nin bugüne kadar sergilediği tutumdur.
Başta mali protokolde verilen sözlerde sendikaları ayağa kaldıran ek mesailerin yüzde 25 ile kısıtlanması olmak üzere belediyeler reformu gibi pek çok meselede CTP’nin elini taşın altına koyması imkansız.
Yani CTP ile böyle bir hükümet kurulsa bile başarılı olması daha doğrusu uzun bir süre gitmesi zor görünüyor.
Şu an için seçilen hiçbir milletvekili istemediğine göre erken seçim de alternatif değil.
O zaman geriye tek seçenek CTP dışındaki diğer partilerin yani UBP-HP-DP-YDP’nin bir araya gelip hükümet kurması kalıyor.
Bu seçenek de uzak ihtimal olarak gözlenmiyor.
Hangi seçenek gerçekleşirse gerçekleşsin şu an ülke denizin ortasında fırtınaya tutulmuş bir gemi gibi yönünü arıyor.
Bu gemiyi sakin sulara götürecek, limana ulaştıracak bir yönetime ihtiyaç var.
O yönetimin yapması gereken de ilk olarak ülkenin içinde bulunduğu gerçekleri kabul edip bunu halka anlatmak olmalıdır.
Bu acı reçeteye yıllardır direndik.
Ama artık mızrak çuvala sığmıyor.
Parmağımızın arkasına saklanmaktan vazgeçelim.
Önümüzde tarihi bir sorumluluk var.
Bu sorumluluğun bilinciyle hareket eden her kimse bu ülkenin tarihine geçecek. Aksine davranan tüm siyasi partiler ise yarın gelecek kuşaklara hesap vermekte zorlanacak. Bizden söylemesi...