Sn. Cumhurbaşkanı Tatar .
Hükümeti oluşturmak için görevi Sn. Üstel’e tevdi etti .
Bu konuda , bugün Başbakan adayını belirlemek için UBP’nin yetkili organı olan PM toplanıp , Sn. Tatar’a görevi tevdi edecek vekili bildirecekti .
Bu toplantı olmadan , Pazartesi akşam üzeri görev Sn. Üstel’e verildi .
Bu durum karşısında PM kararına gerek duyulmadığı da ortaya çıktı .
Parti içerisinde , bu tevdi işine karşı çıkarak açıklama yapan (yazıyı yazdığım ana kadar) bir vekil , PM üyesi , MYK üyesi , parti üyesi ve ilçe Başkanlarından her hangi bir hoşnutsuzluk içeren açıklama gelmedi .
Bugün PM’nin , hükümeti oluşturmak için Sn. Üstel’e destek verip vermeyeceği konusunda bir karar alacağını , açıklamalardan öğreniyoruz .
Ülkedeki gelenek veya teamül , Hükümet kurma görevini , güven oyu alabilecek bir parti başkanına verir .
Bu dünyanın her yerinde böyle .
Bunun istisnaları yok mu ?
Elbette vardır .
Ör.
Koalisyon Hükümetlerinde ve ülke sorunlarının hat safhaya çıktığı durumlarda Teknokratlardan oluşan bir kabine kurulabilir . Bu kabineye , Hükümete ortak olan hiçbir partinin Başkanı katılmaz , gerektiğinde sadece Bakan vererek Hükümetin oluşması sağlanır .
Bu , 1971 yılında Türkiye’de uygulanmış modellerden biri .
Fakat bizim ülkemizde , yeni Hükümet oluşumu ile izlenen yöntem buna uymuyor .
Büyük partinin Genel Başkanına , Başbakan olarak Hükümet kurma görevi verilmiyor . Ayni partiden Milletvekili olan Sn. Üstel’e görev veriliyor .
Bu geçmişte de ülkemizde uygulanmıştı .
Hatırladığım kadarı ile 1990 ‘da Cumhurbaşkanı Denktaş , UBP Başkanına değil de , UBP Milletvekili olan Sn. Olgun Paşalara görevi vermiş .
Görev başarısızlıkla sonuçlanmıştı .
Ana muhalefet , Hükümet oluşumu ile ilgili olarak , görev verilişinin , meşru olmadığını iddia ederek . Sn. Üstel ile görüşmeyeceklerini , şimdiden ilan etmiştir.
Üstel’in görevlendirilmesi gerçekten gayrı meşru mu ?
Hükümetin oluşumu ile ilgili bizim mevzuatımız , görevlendirmenin Anayasal kurallar çerçevesinde yapıldığıdır .
Yani hukuka göre bir aykırılık yok .
Yok olmasına yok da .
Yine mevzuatların yerini alan ve yazılı bir kurala bağlanmayan Hükümet oluşumlarında . Görev , en çok vekil sayısına sahip ve güven oyu alacak parti başkanına verilir .
Bu , dünyamızda uygulanma alanı bulan klasik demokrasilerden , çağdaş demokrasilere kadar kullanılmaktadır .
Denilebilir ki bu yazılı hukuk kurallarına bağlı bir uygulama değil .
Unutmayalım ki , Demokrasinin beşiği sayılan ve dünyaya Anayasalar yapan İngiltere’de , yazılı bir Anayasa yok .
Fakat kökleşmiş bir Demokrasi anlayışları var ve bunu yazıya dökme gereğini bile duymadılar .
Şimdi bizde .
Görev tevdii yazılı hukuka uygun .
Anayasaya uyulmuş . Anayasa ihlali yok .
Fakat Demokrasi ile çelişen bir durum var .
Bu düğümü çözecek olan , UBP’nin yetkili kurullarıdır ve açıklandığına göre 17 bine yakın parti üyeleridir .
Bu günkü PM toplantısında bunu göreceğiz .
Muhalefetin yaptığı Demokrasi çağrıları ve eleştirileri ise daha çok UBP’ni yıpratmaya yönelik salvolardır .
Muhalefet bunda ciddi ise , 1990 ‘daki gibi Meclisi boykot edip , bu olaya tepki gösteren ve gösterecek olan partililere , destek sağlayarak , önlerini açabilir .
Tabii buna karşı çıkılırsa bu mümkün olabilir .
Yoksa “ Sin de gülle geçsin “ politikası uygulanırsa .
Muhalefetin de boykot yapması bir anlam taşımaz .
Sn. Üstel yetki alsa ve işe koyulsa bile , şirketleşen DP ve YDP’nin yüz günlük barikatı ile karşılaşacaktır .
Sn. Sucuoğlu’na bu bir dayatmadır diyen UBP Meclis grubunun tavrı da merak konusu .
Hükümeti oluşturmaya çalışan üç partinin oy kazanı da ayni .
Bu kazandan en çok oy alan parti , birinci parti olur . Bu şimdilik UBP .
Bu konuda Hükümeti oluşturmaya çalışan bu partiler , ayni zamanda bir birlerinin rakibi ve oy avcılarıdır .
Sn. Üstel , her şeye rağmen , şirketleşen bu iki partinin tüm isteklerini kabul etse de , oluşacak Hükümet ömürlü olmayacak .
Ömrü çok kısa demeyeyim .
Ama , istenilen bir zaman süreci kadar ömrü sürmeyecek .
Bu bir temenni değil .
Görünen köydür .