KORKULARIMIZA YENİLMEK

Korkmak… Farklı ve tehlikeli bir duygu. Hepimiz, zaman zaman korkularımıza yenilmedik mi?

Korkmak… Farklı ve tehlikeli bir duygu. Hepimiz, zaman zaman korkularımıza yenilmedik mi? Sırf korkumuzdan yolumuza devam etmekten vazgeçmedik mi? Gittiğimiz yolu hayallerimizde yaşatmayı seçmedik mi? Bazı dönemlerimizde bunları yaptık. Belki de korkularımız, bizi yarı yolda bıraktı, kendi yaşam döngümüzün içerisinde gelişmemize izin vermedi.
KORKULARIMIZIN TEMELİ
Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısıyla tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his. Korku belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir olay sonucunda, uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizmadır. Korku, görünüşte evrensel bir duygudur. Herkes, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çeşitli korkulara kapılabilir. Tehlikeyle karşılaşan bir kişi, korkar ve bu korku sonucunda kaçmak için bir tepki oluşturur. Aynı zamanda bu, kavga et - kaç tepkisi olarak da bilinir. Ancak, aşırı durumlarda korkan bir kişi, donup kalabilir veya felç tepkisi verebilir. John B. Watson, Robert Plutchik ve Paul Ekman gibi bazı psikologlar korkunun temel ya da doğuştan gelen küçük duygu dizilerinden birisi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu dizi, aynı zamanda sevinç, üzüntü ve öfke gibi duyguları da içerir. Korku, kişide herhangi bir belirli türde duygusal durum veya anlık bir dış tehdit oluşmadan meydana geldiği takdirde, anksiyete olarak ayırt edilmelidir.
DÜNYAYA GELİŞİMİZ
Dünyaya geldiğimiz zaman korku nedir bilmiyorduk. Anne karnında gayet güvendeydik. Annemizin bize karşı olan sevgisi, bizi bekliyor olması, sevgiyle gelişmemizi sağladı. Peki, nasıl oluyor da birçok korkuya sahibiz? Annemizin karnındayken annemizin yaşamış olduğu nelere bilmeden de olsa şahit olduk? Dünyaya gözlerimizi açmakla birlikte loş ve huzurlu, şifalı bir sudan çıkıp kupkuru ve bol ışıklı bilmediğimiz bir ortama girmek, doğal olarak yaşamış olduğumuz ilk korku anımız olsa gerek. Bence, neye karşı korkumuz varsa; hiçbiri bizim değil. Tüm bu korkular, ya annemizle ve onun çevresiyle kurduğumuz bağlantıya bağlı ya da bize isteyerek veya istemeyerek öğretilmiş olunmasına bağlı.Tabii ki sonrasında öğrenilmiş korkuların üzerine eklediklerimiz de apayrı. Bu konuda, tam da kurban rolünde olduğumuzu düşünüyorum.
KORKULARIMIZ SIFIRLANMALI MI?
Korkularımız, kesinlikle sıfırlanmamalı. Neden mi? Çünkü sıfırlanmış korkularımız, bizi ölüme bile götürebilir. Diyelim ki yılan, zehirli örümcek, akrep… gibi korkumuzu sıfırladık. Ki bu korkuları bize ta çocukluğumuzdan çevremizde bize en yakın olanlardan tutun da en uzak olanlar da aşılıyor. Bunlarla karılaştığımız zaman, farkına varmadan kendi kendimizi tehlikeye atmış oluyoruz. Bu tehlike, bazen yaralanmalarla; bazen de ölümlerle sonuçlanabiliyor. Demek ki bazı korkularımız da olması gereken, yerinde korkulardır.
YAŞAM SANA SEÇENEKLER SUNAR
Yaşama gerektiği kadar korkusuz tutunursak; o da bizi sevgiyle kucaklar. İlk adımımızı attığımız yol, yavaş yavaş görünmeye başlar. Bize kararında seçenekler sunar. Biz, bu seçenekleri deneyimleyerek yolumuzdada ilerleriz. Bu yolda ilerlerken çok daha farklı deneyimler yaşarız. Tüm bunları yaşadıkça, yaşama sıkıca tutunuruz ve ne olursa olsun bırakmayız. Biliriz ki biz, ona tutundukça o bizi daha çok saracaktır. Tüm sevgisini bizlere adaletli olarak bölüştürecektir. Yolda daha da ilerlediğimizde korkmadan, hiç hesapsız yürümenin ne kadar kazançlı bir deneyim, özgürleşme olduğunu anlarız. Anladıkça da anlatırız. Korkusuz kişiler daha da fazlalaşır, yollar uzadıkça uzar gider.
Yolunuz açık ve sevgiyle olsun.


Bu haber 2253 defa okunmuştur

:

:

:

: