Hükümet ortağı YDP Genel Başkanı ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, “Bu devleti yıkıp yeniden kurmalıyız” sözüyle bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Ne demek bu devleti yıkmak? Ne demek bir devleti yeniden inşa etmek?
Meselenin üzerinde biraz kafa yoralım.
Biz bu devleti ne yazık ki yanlış dizayn ettik. Sadece maaş ödeyen, vatandaşını sadece memur edip geçindirebileceğini sanan bir anlayışla kurduk.
Biz bu devleti öyle bir ganimetin üzerine kurduk ki, o ganimetin de bir gün biteceğini hesaplayamadık.
Vatandaşı üretimden kopardık.
Her krizde komaya giren ülkeyi, ilaç tedavisiyle ayağa kaldırdık. Ama tam olarak hastalığı tedavi de edemedik.
Örneği ek mesai krizi.
Dün Maliye Bakanı Sunat Atun, sendika başkanlarıyla ek mesai krizini çözdü.
Böylece Cumhuriyet Meclisi de rahat bir nefes aldı. Bundan böyle bakanlar, milletvekilleri kürsüde konuşurken aniden “paydos” diye kalkıp giden memurlarla karşılaşmayacak.
İşin trajikomik tarafı bir yana elbette bir insanı fazladan çalıştırıyorsanız ek mesaisini vereceksiniz. Ona söyleyecek bir söz yok. Ama gerçekten mesaiyse…
Kamuda ödenen ek mesai yerine acaba yeni personel alınsa daha mi iyi olur?
Ek mesaiye ödenen rakamlar bunu gösteriyor. Üstelik böylece işsizliğin de önüne geçmiş oluruz.
Diğer taraftan ülkeyi kahreden yangın konusunu da tartışmaya açmalıyız.
Her yangında “zamanında müdahale edildi mi?” tartışmaları yaşıyoruz. Çünkü geç müdahale edildiği durumda çıkan yangını söndürmenin nelere mal olduğunu acı bir şekilde tecrübe ettik.
Türkiye’den gelen bir helikopterin yeterli olmadığını da gördük. Marmaris’te aynı anda çıkan yangınla tıpkı geçen sene olduğu gibi bu sene de zor bir seçim yapmak zorunda kaldık.
Yangın helikopterini tamamen kendi imkanlarımız ile satın almamız gerekiyor.
“Para yok” diyenler bizi güldürmesin. Bu ülkenin gerçekten istediğinde nelere gücü yettiğine hep şahit oluyoruz.
Artık canımıza yetti. Arıklı’nın dediği gibi yıkılacaksa yıkılsın. Ama yenisini inşa ederken öyle bir devlet yaratalım ki, aynı sorunların etrafından debelenip, aynı meseleler üzerinde konuşmayalım.
Bir adım ileri, iki adım geri gitmekten artık vazgeçelim. Bizden söylemesi…