Bugün , adanın Yunanistan’a bağlanması için 15 Temmuz 1974 ‘de yapılan Yunan işgaline karşı , yapılmış olan askeri harekatın 48’ci yıl dönümüdür .
15 Temmuz 74’de Yunan askeri idaresinin Kıbrıs’ta yapmış olduğu hareket Makarios’a karşı yapılmış bir darbe değildi .
Ülkelerdeki darbeler kendi silahlı güçleri tarafından yapılan silahlı müdahalelerdir .
Kıbrıs’ta 15 Temmuz’da , Yunan subaylarının yönetiminde olan Milli Muhafız Ordusunun aldığı emirle , Kıbrıs Cumhuriyetini ortadan kaldırıp , adanın tümünü Yunanistan’a bağlama girişimi idi .
Rum Halkının büyük bir çoğunluğu , bu harekete karşı çıkmış . Bir çoğu öldürülmüştü . Bunların içinde Makarios’u koruyan polisler başta gelmektedir.
Hareket Yunan kaynaklı olup . Amacı adanın ilhakı idi .
Bunu , Makarios 19 Temmuz gecesi , BM’de yapmış olduğu konuşma ile de açıkça dünyaya ilan etti .
“ …Kıbrıs’ta yaşananlar Kıbrıs Rumlarının bir iç meselesi değildir . Kıbrıs Türkleri de etkileniyor .Yunan cuntasının darbesi bir işgaldir ve sonuçlarından hem Rum , hem de Türk , tüm Kıbrıs halkı zarar görmektedir .”
Açıkça , papaz efendi dedi ki . Bu bir işgaldir .
Perdenin arkasındaki gerçek , adanın ilhakıdır .
Rahmetli , zamanın Başbakanı Ecevit de harekatta yaptığı açıklamalarında ve sorulara verdiği yanıtlarda :
Bir işgali önlemek için yapılan ve başka çarenin olmadığı bir harekat olduğunu hep söylemiştir .
Darbe , ülkelerin iç işlerini ilgilendiren , iç siyasi olaylardır .
15 Temmuz 1974 ‘de bu adada yaşanmadı .
Yaşanan , doğrudan doğruya bir işgal ve ilhak girişimi idi .
Siyaset Biliminde , darbe ve işgalin anlamları , tamamı ile farklı şeylerdir .
15 Temmuz , tamamı ile bir işgal hareketinin başlangıcı olmuş ve üç gün içerisinde , tüm Rum kesimleri düşmüş . Resmi binalara Yunan bayrakları çekilmişti.
20 Temmuz Barış Harekatı ile yapılan , bu işgal hareketini önlemek ve garantörlük hakkını kullanarak , Türk Halkının can ve mal güvenliğini sağlamak olmuştur .
Bunu da Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının ilgili maddelerine dayanarak yapmıştır .
Makarios , 19 Temmuz’da BM’de yaptığı konuşma ile zannedilmesin ki “Sütten çıkmış ak kaşıktır .“
Adanın bu duruma gelmesinde en büyük sorumluluğu paylaşan birisidir.
Ortaklık Cumhuriyetinin temellerini meto zori imzaladığı herkesin malumu .
Üç yıl sonra , bunu yıkışını da hep birlikte o nesil yaşadık .
Biraz da Ortaklık Cumhuriyetinden bahsetmek istiyorum .
Cumhuriyetin kurucu anlaşmaları iyi tahlil edildiğinde . Kıbrıs Cumhuriyetinin yapısının , siyasi idareler içinde Konfederasyondan yana bir ağırlığı olduğunu görürüz .
Bunu başka bir yazımda irdelemeye çalışacağım .
1963’ten Crant Montana’ya kadar , yarım asrı aşan görüşmelere , hep tanık olduk .
Hiçbirinde karşı taraf , samimi ve içtenlikli olmadı .
Enosis niyetlerinden , hiç ama hiç , vazgeçmediler .
Tekliflerinde , Türklerin ürememesi için hadım kuralını bile nerede ise teklif ettiler .
Güneyin bu sekter tavrı sürdürmesinin yegane nedeni . Batının körü körüne bunlara destek olması ve bunu sürdürmeleridir .
Bunu hep yaşıyoruz .
Son olarak , F-16’larda da bunu yaşadık .
Amerikan Kongresinin , şartlı satış fermanını okuduk .
Şımartılmaya devam ediliyorlar .
Türkiye , tüm askeri donanımını , batıya muhtaç olmadan sağlayacak bir konuma gelmelidir .
F -16 konusunda , Kongrenin şartlı satış kararı .
İkinci bir Jhonson mektubu kadar hükmetti .
20 Temmuz’a kolay gelinmedi .
O yılları yaşayanlar , çok iyi bilir .
Hele hele yaşam korkusunun ne demek olduğunu .
O günleri yaşayanlar için bu günlerin kıymeti iyi biliniyor .
Ekonomi düzelir . Özgürlük elden giderse , yakalayabilirsen yakala .
Kıymetini bilelim .
48’ci yıl , Kutlu ve Mutlu olsun . Şehitlerimize rahmet . Gazilerimize , minnet ve şükranlar sunuyorum .
Nice 48 ‘ci yıllara inşallah . El ele , gönül gönüle .