Kıbrıs Cumhuriyeti adına doğal gaz arayan Eni-Total konsorsiyumu, iki hafta önce yaklaşık 2,5 trilyon fit küplük rezerv buldu. Keşfin yapıldığı parsel, Türkiye'nin de hakkı olan alanlar arasında yer alıyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti adına doğal gaz arayan Eni-Total konsorsiyumu, iki hafta önce yaklaşık 2,5 trilyon fit küplük rezerv buldu. Keşfin yapıldığı parsel, Türkiye'nin de hakkı olan alanlar arasında yer alıyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kendi münhasır ekonomik bölgesinde olduğunu belirterek ilan ettiği parsellerden 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı olanlar, Türkiye'nin ilan ettiği kıta sahanlığıyla kesişiyor.
1 numaralı parsel, Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) petrol ve doğalgaz arama ruhsatı verdiği bölgelerle de çakışıyor.
Kıbrıslı Türkler tarafından TPAO'ya ruhsat verilen bölgelerle kesişen diğer parseller ise 2, 3, 8, 9, 12 ve 13 numaralı parseller.
Türkiye, söz konusu sondaj çalışmalarıyla Kıbrıslı Türklerin adanın çevresindeki doğal zenginlikler üzerindeki hakkının hiçe sayıldığını belirtiyor.
Kıbrıslı Rumlar ise sürdürdükleri doğal gaz arama faaliyetlerini egemenlik hakkı olarak görüyor ve olası bir ekonomik kazancın ada birleştikten sonra tüm Kıbrıslılara adilane bir şekilde paylaştırılacağını savunuyor.
Yeni biz çıkaralım yiyelim ileride teslim olursanız size de bir parça veririz demeye getiriyorlar. Bu nasıl mantık. Anlamak mümkün değil.
Kıbrıs’ta bulunan doğal gaz AB’nin de iştahını iyiden iyiye kabartmaya başladı. Rusya ile yaşanan enerji krizi nedeniyle önümüzdeki yıllar AB için tam bir kabus olacak.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola da zaten o yüzden Kıbrıs adası açıklarında yeni keşfedilen doğal gaz yatağının AB için umut verici olduğunu söyledi.
9 Eylül’de Güney Kıbrıs’ı ziyaret edecek Metrola, Türkiye’nin iki devlet çözümü gibi “kabul edilemez aşırı önerilerden vazgeçmesi gerektiği” görüşünü savunurken, Kıbrıslı Rumlara yanınızdayız mesajı vermeyi sürdürüyor.
Fırsatı kaçırmak istemeyen Anastasiadis, Cuma günü adaya gelecek AB lideriyle yapılacak görüşmede Türkiye’yi şikayet etmeye hazırlanıyor.
Ancak her ne olursa olsun Doğu Akdeniz’deki egemenlik hakkından milim geri adım atmak istemeyen Türkiye kararlı.
Abdülhamit Han sondaj gemisinin önümüzdeki aylardaki rotaları şimdiden planlanıyor. Aksi de mümkün değil zaten. Çünkü Doğu Akdeniz’de geri adım atmak demek, mavi vatanın en büyük parçasını terk etmek anlamına geliyor.
Rumlar da Avrupa da bu yüzden Doğu Akdeniz’de enerji güvenliğini tehlikeye atıyor. Bizden söylemesi…