Adli Yılı'nın başlaması nedeniyle basın toplantısı düzenleyen Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, ceza davalarının yüzde 26 arttığını açıkladı.
Bu son derece korkutucu bir istatistiktir.
Üstelik ilk sırada uyuşturucu davalarının olması, korkumuzun şiddetini daha da artırıyor.
Ülkemiz bir yükseköğrenim adası.
100 binden fazla genç üniversitelerde eğitim görüyor. Uyuşturucu davalarındaki artış, bu gençler için de büyük tehlike arz ediyor.
Ülkemizde yargının sorunlarını biliyoruz. Geciken adalet adalet olamaz.
Ancak ne yazık ki bu konuda da iyi durumda değiliz.
Yüksek Mahkeme Başkanı Şefik, idari, personel ve araç gereçlerle ilgili eksikliklere değinirken, 'Geçen seneki konuşmamla bu seneki konuşmam arasında fark olmayacak” dedi. “Yıllardır aynı şeyleri söylüyorum ancak mesafe kat ettiğimizi söyleyemem. Arzu edildiği taktirde yargının tüm sorunlarının çözülmesi mümkün” diyen Şefik’in sözlerinin alt metninde dikkat çeken bir sitem var.
Acaba ülkemizde ağır aksak ilerleyen yargı bazılarının işlerine mi geliyor?
Çünkü yıllardır dile getirilen sorunların bir türlü çözülmemesinin başka gerekçesi olamaz.
Ülkedeki sistemsizlik, adam kayırmacılık ve partizanlık bu toplumun en önemli hastalığı.
Ne yazık ki liyakat de kamuda en az aranan özellik.
Tüm bunlara çare ararken herkes birinin sihirli bir değnekle ülkeyi düzeltmesini bekliyor.
Bu konuda yargıya da çeşitli çağrılar, başvurular yapılıyor. Yargıçlar verdiği kararlarla toplumu düzenini korumaya çalışıyor.
Ancak yargıdaki gecikme insanların umudunu kırıyor. Bu gecikmenin önüne geçmek için yargının ağır iş yükünden kurtarılması, gerekli personel ve ekipmanın sağlanması birinci önceliktir.
Lafa gelince “bu ülkeye Adalet Bakanlığı lazım” diyenler önce bu eksiği gediği düzeltsinler.
Çünkü sorun Adalet Bakanı olmamasından kaynaklanmıyor.
Aslında Adalet Bakanı olmaması yargıyı daha bile bağımsız kılabiliyor. Zira siyasetin bulaştığı hiçbir kurumun parladığını da görmedik. Bu da bir net bir gerçek olarak karşımıza duruyor.
Yargı son kale.
O kalenin düşmemesi bu toplumun geleceği için son derece önemli. Aksi halde çürüyen yapımıza panzehir olacak tek organımızı da kaybederiz. Bizden söylemesi…