Pandemi ile sarsılmaya başlayan dünya dengesi , Rus-Ukrayna savaşı ile birlikte tsunamiye doğru bile bile gitmekte ve bunu önleyecek hiçbir güç maalesef bulunamamaktadır .
Pandemi birçok ülkede her alandaki üretime büyük darbeler vurmuştur .
En çok darbe vurduğu alan ise , gıda üretimi .
Dünyada bu sektörde çalışan aile şirketleri pandeminin hışmına uğramış veya tarımsal üretimin daha da zahmetli bir hal almasından dolayı . Bu sektörde çalışanlar , daha az zahmetli alanları tercih etme yoluna gitmişlerdir .
Planla hareket eden ülkeler , bunun tedbirlerini almaya başlamış ve bu alanlara destek ve teşviklerin miktarlarını artırarak . Teşvikleri daha cazip hale getirmeye çalışmışlar ve çalışmaya devam etmektedirler .
Bunun yanında sanayi üretiminde de büyük oranda , düşüşler devam etmektedir .
Avrupa’da büyük enerji sorunu yaşayan sanayi işletmeleri , elektriksizlikten üretimlerini durdurma kararının eşiğine gelmişlerdir .
Tarımsal gübre sıkıntısı hat safhada .
Bu tarımsal üretimi de büyük bir oranda etkilemektedir .
Gübre olmadan tarım yapılabilir mi ?
Dünyada Doğal gazın % 25 ine sahip olan Rusya , savaş nedeni ile kendisine tavır alan Avrupa’ya karşı tümden doğal gazı kesmiş durumda .
Avrupa alternatif enerji kaynağı bulamazsa , bu kış vay haline .
Tasarrufa kiliselerden başladılar .
Avrupa herhalde taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini anlamış durumda .
Anlamış anlamasına da galiba biraz geç anlamış .
Bu kış bizi de etkileyeceğe benziyor .
Üretimin durması veya yavaşlaması , fiyatların tavan yapmasını da birlikte getirmeyecek mi ?
Getirecek elbette .
Geçen Çarşamba , HP Lefkoşa İlçe Başkanı Sn. Serhan Kotak , Söyleşi Programımın konuğu idi .
Rahmetli babası İsmet Kotak’a da programda ağırlıklı olarak yer verdik .
Rahmetli İsmet Kotak , 74 ‘ ten sonra Bakanlık yapmış siyasilerden biri idi .
Aldığı Bakanlık , ağırlıklı olarak kooperatiflere yönelikti .
Bu da Rahmetli Kotak’ın kooperatifçiliğe verdiği önemi ortaya koyuyordu .
Çünkü Sn. Kotak . Halkın .
Hem İngiliz sömürge idaresinde , hem 3 yıllık Cumhuriyet döneminde , hem de Kıbrıs Türklerinin çok zor yılları olan 11 yıllık getto döneminde , ekonomik ve mali olarak kooperatifçilik sayesinde ayakta durduğunu ve özgürlük mücadelesini zaferle sonuçlandırdığını görmüştü .
Dünyamızın ekonomik sistem olarak tek kutuplu olması ve kapitalist sistemin cenderesine mahkum edilmesi karşısında . Yine sistemin yarattığı ve bir can yeleği olarak nitelenen kooperatifçiliğin günümüz koşullarında ne kadar önemli olduğunu , artık önemseyip , ilgili yasanın çağdaşlaştırılarak , kooperatifçiliği devlet eli ile geliştirip , yaygınlaştırmaya başlamalıyız .
Madem ki .
“ Serbest piyasa ekonomisine müdahalede bulunulamıyor .“ Artan hayat pahalılığı karşısında bu can simidini boynumuza geçirmeliyiz .
Bu mümkün olduğu takdirde .
Devletin ödediği hayat pahalılığı oranında çok büyük düşüşlerin kendiliğinden meydana geldiği de görülecektir .
Kooperatifçilik Anayasamızda da kayıt altına alınmıştır .
md. 63 .
Devlet , kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak önlemleri alır ve kooperatiflerin demokratik ilkelere uygun olarak çalışmalarını yasa ile düzenler .
Bizde yasa mevcut .
Fakat kooperatifçiliği teşvik ve geliştirilmesini sağlayacak yasa kuralları uygulanmıyor .
Hele hele kooperatiflerin tüm işleri hesap kitaba dayanmaktadır . Yeterli denetimlerin zamanında yapılmaması sonucu , birçok kooperatif türü iflasın eşiğinde veya batmış durumda .
Siyaset kurumunun , eskiden olduğu gibi , Kooperatifçiliğe önem vererek , kooperatifler için ayrı bir bakanlık ihtas etmesi gerekir .
Veya .
Sadece kooperatifçilikle ilgilenecek bir müsteşarlığı , ivedi olarak devreye sokmalıdır .
Değişen , gelişen ve oluşan kötü dünya koşulları için kooperatifçilik , elzemleşmiştir .