Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi imar planıyla ilgili kaos devam ediyor. Uzun bir zamandan bu yana emirnamenin hüküm sürdüğü bölge, başta İskele olmak üzere kelimenin tam manasıyla can çekişiyor.
Sorunlar bekleyerek çözülmüyor. Aksine kaybedilen zaman bölgenin gelişiminin önünde büyük bir engel yaratıyor.
Bu konuda adil bir çözüm bulmak, katkıda bulunmak herkesin görevidir.
Hükümet olumsuzlukları gidermek için karar alarak emirnameyi geri çekti.
Amaç bölgede telafisi mümkün olmayacak mağduriyetlere çözüm bulmaktı. Şehir Plancıları Odası’nın yargıdan aldığı ara emri, konuyu yine bir girdabın içine sokmuştur.
Şu anda var olan sorunların üzerini örtmek ya da ötelemenin kimseye bir faydası olmadığı net olarak görülüyor.
Peki o halde ne yapmalı?
Bölgenin çok acil bir imar planına ihtiyaç duyduğu, bu işin artık emirnameyle devam edemeyeceği çok açık bir gerçektir.
Peki imar planı nasıl ve kimler tarafından yapılmalıdır; yetki kimde olmalıdır?
Bu sorunun en doğru cevabı şudur:
İmar Planı yapma yetkisi belediyelere verilmesi gerekiyor. Neden derseniz, her belediyenin ihtiyacı değişiktir. Merkezi yönetim, diktiği tek tip bir elbiseyi tüm belediyelerin üzerine giydirmeye çalışıyor. Bu olmaz, olmamalı…
Bir bölgede ihtiyacın ne olduğunu en iyi o bölgenin belediye meclisi, yani halk bilir.
Adaletli bir imar planı için o bölgenin yerli halkına ve seçtikleri belediye yetkililerine söz hakkı vermek gerekiyor.
Nitekim 2019 yılında Ayşegül Baybars’ın rant planı olarak ünlenen imar planına, hem iskele halkı, hem de İskele Belediye Meclisi ve Belediye Başkanı karşı çıkmıştı.
Emirnamenin kalkmasından sonra mutlaka Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi’ne yeni bir İmar planı gerekecek.
Ama bu 2019’da herkes tarafından reddedilen ve adaletsiz olduğu tescillenen Baybars’ın imar planı olmayacak.
Yapılması gereken gayet basit.
Adaletli bir imar planı için belediyelere bir fırsat, daha doğrusu yetki verilmeli. Zira bir bölgenin gerçek ihtiyacını o bölgenin halkından ve seçtikleri temsilcilerinden daha iyi kimse bilemez. Bizden söylemesi..