TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay anavatana döndü ama sarsıntısı devam ediyor.
Bir dizi açılış yapan ve Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nin yapılacağı alanı ziyaret eden Oktay, 'Bu proje, egemen ve iki eşit devlet siyasetinin ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu mühür vurulacaktır” dedi.
Kıyamet koptu. Belli ki bu mühürden fevkalade rahatsız olan küçük ama gürültüsü büyük olan bir çevre var.
Ülkede yaşanan tartışmalar öyle abuk sabuk bir noktaya doğru ilerledi ki, Fuat Oktay’ın da sabrı taştı.
“Çok net ifade ediyorum, bunu zorlaştırmaya çalışanlar, karşılarında KKTC ve TC devletini bulur” diyen Oktay’a laf yetiştirmeyi bir kenara bırakıp, ne demek istediğini anlamaya çalışalım. Kimse bu sözü başka yerlere çekmeye çalışmasın.
Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı binası, Meclis binası ve Millet Bahçesi’nden oluşan bu yerleşkeyi zorla mı yapıyor?
Kıbrıs Türk halkının iradesiyle seçilen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve bu ülkedeki meşru hükümetin bu projeyle ilgili onayı yok mu?
Elbette var.
O halde nedir bu tantana, boş siyasi kavga. Türkiye ile böyle bir kavga yürütmek, kimin ekmeğine yağ sürüyor?
“Türkiye yapıyor” diye bu projeye karşı çıkıyorsak, Türkiye’den gelen paraya neden dört elle sarılıyoruz? Madem öyle hadi durmayın, o halde o parayı da reddedin.
KKTC bürokrasisine de “Bu ülkeye faydası dokunacak işlerimizi engellemeyin” diye seslenen Fuat Oktay değil de, herhangi birisi olsa yine aynı tepkiyi gösterecek miydiniz?
Yılın 365 günü bu bürokrasiden “Yandım Allah” diyen biz değil miyiz?
Daha üç gün önce 4.5/5 G ihalesinde bu ülkenin bakanı, yaşanan bürokratik engellere isyan etmedi mi?
Bu ülkenin vatandaşı hemen hemen her gün ağır hantal bürokratik yapımız nedeniyle “Yeter artık” diye isyan etmiyor mu?
Elimizi vicdanımıza koyalım. Fuat Oktay’ın sözleri bu ülkenin sağduyu sahibi vatandaşların aklında da, kalbinde de karşılık bulmuştur.
O sözlere tepki gösterenler ise ne yazık ki, ülkede yaşanan gerçeklerin üzerini örtmek isteyenlerdir. Bizden söylemesi…