KKTC’nin kuruluşunu kınamak amacıyla bir grup Rum önceki gün ellerinde pankartlarla Güney Lefkoşa sokaklarında yürüyüş yapıyor.
Ledra Palace sınır kapısında bayrağımız ateşe veriyorlar.
Attıkları sloganlar, niyetlerini belli ediyor.
“Bu toprak Yunandır…
Kıbrıs’ta Yunan kanı akar, Türklere bir santim bile vermeyeceğiz…
Hiçbir federal çözüme müsamaha gösterilmez…”
Şaka değil adamların düşüncesi bu, saklamıyorlar…
Rum lider Anastasiadis ne mi yapıyor? Bu grupları açıkla yüreklendiriyor. KKTC’nin kuruluşuna gösterilen tepkiye destek veriyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
Gerçeklerin farkında mıyız?
İçimizde bazıları federal çözüm masalına inana dursun, adamlar bu toprakların Yunan olduğunu söylüyor.
Bakmayın siz daha ucuz olduğumuz için ülkemize alışverişe gelen Rumlara…
Burada asıl niyet bize destek değil cüzdanlarına destektir…
Bizden giden Kıbrıslı Türkleri de çok sevdikleri için değil, ucuz iş gücü olarak gördükleri için çalıştırıyorlar…
Türk askerinin olmadığı bir Kıbrıs adası düşünün…
Bayrağımızı ateşe veren o grup, o sırada karşısında bizim çoluk çocuğumuzu gördüğünde ne yapar?
Selam verip yanından mı geçer? Yoksa can güvenliğimiz tehlikeye mi girer?
Ya da soruyu tersinden soralım.
Bizim ülkemizde Rum bayrağı yakan Kıbrıs Türk hiç gördünüz mü?
Bayrak bir milletin kutsalıdır. Kurtuluş Savaşı’nda Yunan’ın denize döküldüğü gün Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk İzmir’e girerken, ayağının altına Yunan bayrağı serilir.
Gazi sorar:
– Nedir bu?
Halk anlatır:
– Yunan Kralı bu eve girerken bu basamaklarda Türk bayrağını çiğnemişti, Paşam! …
Gazi kaşlarını çatar ve şu tarihi dersi verir:
– Hata etmiş!… Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak bir milletin şerefidir, ne olursa olsun yerlere serilmez ve çiğnenmez, kaldırınız!
Sözün özü Türk milleti bayrağa saygıyı Ata’sından miras aldı.
Görünen o ki Rumlar da bayrağa saygısızlığı atalarından miras almış.
Bu gerçekleri görüp, hayal görmekten vazgeçelim. Bizden söylemesi…