Dünyada bir çok devlet ve ülke , BM’in üyesidir .
Ülkelerin , ancak ve ancak coğrafyası ile dünyada var olmaları mümkün .
Coğrafyanın halk dilindeki diğer adı topraktır .
Bu toprakların üzerinde , yıllarca varlıklarını sürdürebilmek için de bu topraklara canları gibi sahip çıkmaktadırlar .
Gelişmiş , sanayileşmiş emperyal güçler , şimdilerde top ve tüfekle dünyadaki coğrafyaları elde edemeyecek duruma geldiklerinin farkına vardıkları zaman . O ülkelerin halkından işbirlikçiler satın alarak , dünyada istedikleri topraklara sahip olmanın yollarını bulmaya çalışmaktadırlar .
Bunun için de 21 . asrın ilk çeyreğinden başlayarak , globalleşme modasını yaratarak . Göz diktikleri ülkelerin , halklarını , bilinçli fakirleştirerek . Ülke insanlarının alamayacakları oranda çok fahiş meblağlar ödeyerek , topraklarını kapatma yolunu bulmuşlardır .
Bunun için de mülkleri , bir insan hakkı olarak , sözleşmelere kaydettirmişlerdir .
BM , 1952 ‘ de kabul ettiği bir kararla , ülkeler işgal edilse bile , mülk sahiplerinin mülk hakkı , geçerliliğini sürdürmektedir .
Bu daha sonraki insan halkları sözleşmelerine de girmiştir .
AB’nin oluşumu ile birlikte , süper ülkeler bundan yararlanarak . Vatandaşlarına göz diktikleri ülkelerde büyük mali destekler vererek , toprak satın aldırmaktadırlar .
Bu yöntemi ilk kez Yahudiler , Filistin topraklarında başlatmışlardır .
Yahudi hamam başı , Padişah Sultan Abdülhamit’e maiyeti ile giderek , Filistin’in coğrafyasının , Yahudilere satılmasını istemişti .
Sultan Hamit , bu talebe çok kızdı .
Yanıtı .
“Defolun zındıklar , Osmanlının satılacak toprağı yoktur” diyerek tepkisini dile getirmişti .
Yahudi lobisi ve Mason locası , Osmanlı İmparatorluğunu Birinci Dünya Savaşına sokturarak . Filistin topraklarını , Osmanlı coğrafyasının dışına çekerek , oyunu rahatça oynamaya başladı .
Sultan Hamit , bu öneri karşısında , bölge halkına fetva göndererek , mallarını Yahudilere satmamalarını buyurmuştu .
Tabii buna hiç kimse itibar etmedi .
Filistin’de durum ortada .
Globalleşen dünya ve Annan Planının getirdiği açılım sayesinde .
KKTC’de de yabancılara toprak satışı başlamış ve bu satışlar hiçbir plan ve program oluşturmadan yapıldığı için de ülke insanı , büyük sorunlarla karşı karşıya kalmıştır .
Alınan ve üzerine beton yığını dikilen topraklar , KKTC’nin önemli tarım bölgeleri olup , gıda maddelerinin üretildiği toprak parçalarıdır .
Tarımsal üretimin dumura uğramasına neden olan bu tehlikeli gidişin yanında. Bundan daha büyük tehlikelerin de baş gösterdiğini gözlemlemekteyiz .
Emperyal ve kapitalist güçlerin desteklediği kişiler ve yerli işbirlikçilerinin meydana getirdiği bu durum sayesinde . Ülke vatandaşlarının toprak edinmesi , toprak satın almaları da imkansız hale gelmektedir .
Fakirleştirilen halk , bu fahiş fiyatlarda nasıl toprak satın alsın ve konut yapsın?
Ya ülkeden kaçıyor .
Ya da siyasal iktidarların dağıttığı hali arazilere umut bağlıyor .
Bu olanak da herkes için mümkün değil .
Topraklarımızı satın alan yabancılar , gün gelecek yerli halk durumuna erişecek.
Çocuklarımız ve torunlarımız da ülkede misafirmiş gibi , onların emekçileri olacak .
60 bin yabancının , mal satın alması için dosyaları , ilgili dairelerde beklemektedir .
Bunlar yarın .
Mülk hakkına dayanarak , vatandaşlık hakkı da isteyecekler .
Bu başı bozukluğa , çok ivedi olarak tedbirler alınmalı .
Ülke topraklarımız , İngiliz’in vakıf mallarına uyguladığı ve acı sonuçlarını yaşadığımız durumlara dönüşmesin .
Şair ne demiş ?
”Toprak , eğer uğrunda ölen varsa vatandır .”
Vatanı , vatan haline getiren topraktır .
Daha geç olmadan .
Milliyetçi geçinenlerle .
Solcu geçinenlerin , ortak bir noktası olmalı .
Ülke toprağına sahip çıkmak .
Bilmeyenler , tarih sayfalarını bir karıştırsın .