Bu eylemlerin asıl amacı ne?

Ülkede bütün dertler tasalar bitti. Din İşleri Başkanı’nın yaptığı bir konuşma üzerinden kıyamet koparılıyor.

Ülkede bütün dertler tasalar bitti. Din İşleri Başkanı’nın yaptığı bir konuşma üzerinden kıyamet koparılıyor.
Sosyal medyada mahkemeler kuruluyor, linçler uygulanıyor.
En başta şunu söyleyelim. Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal’ın burada yazmaktan edep duyduğumuz sözlerini kabullenmemiz aslı mümkün değil.
Zaten hükümet de bundan rahatsız oldu.
Bakanlar Kurulu, Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal'ın toplumda infial yaratan konuşmasıyla ilgili soruşturma açılmasına karar verdi.
Hükümet bir soruşturma memuru atayacak ve süreci takip edecek. Elbette medya ve kamuoyu da bu süreci takip edecek.
Buraya kadar olanlar normal seyrinde ilerliyor diyelim.
Peki bu sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin bu açıklamalar karşısında pazartesi günü Başbakanlığa yürüme kararına ne diyeceksiniz?
Ne oluyoruz? Kadınların haklarına helal gelecek bir yasa mı çıktı? Ya da böyle bir uygulama mı oldu?
Bir bürokrat, bizce de yanlış olan görüşlerini açıkladı diye buradan yaratılmak istenen muhalefet dalgasının amacı ne?
Külliyeni istemiyoruz diye sokağa dökülenler o eylemlerde istediklerini bulamadılar. Bu kez ne yazık ki Ahmet Ünsal hoca o çevrelere aradıkları gollük pası verdi.
Ancak unutmayalım. Burada atılacak gol kendi kalemize olur.
Amacını çok aşan yanlış bir konuşmayı Türkiye düşmanlığına kadar götüren anlayış, Kıbrıs Türkü ile anavatanın ilişkilerini zehirleme hedefi taşır. Buna asla izin vermemeliyiz.
Bu arada dünkü bir başka tartışma konusu Meclis bahçesinde yenilenen büstlerdi.
Serdar Denktaş, babasının ölüm yıl dönümü dolayısıyla yaptığı konuşmada, “Atatürk Atatürk’e, Denktaş Denktaş’a benzemiyor, saygı bu değildir” dedi.
Haklıydı da…
Ancak Serdar Bey’in, “kurduğu devleti yönetenler Rauf Raif Denktaş’a gereken vefayı göstermiyor” açıklamasında yanlış var.
Serdar Bey, vefa göstermeyenleri arıyorsa çeşitli politik beklentilerle yerel seçimlerde destek verdiği sol siyasi akımlara bir baksın. Hemen yanı başında onları görecektir.
Ulusal Birlik Partisi ve şu an hükümette bulunan partilerin genel başkanları, kurucu liderine saygıyı bir an olsun elden bırakmamıştır.
Ancak madalyonun bir diğer yüzünü de söylemezsek olmaz.
Bu büstü yapan yaptı, o yazıyı yazan yazdı da bir Allah’ın kulu bunu kontrol edip, ‘Kıbrıs Türk'ü diye yazılmaz, ‘Kıbrıs Türkü’ diye yazılır” demedi mi? Bunun affedilir yanı yok. Olamaz.
Ne yapılırsa yapılsın eleştirmeye hazır, gözünün üzerinden kaş var diyecek bir kesim tetikte beklerken, bu hatayı yapanlar da hükümet tarafından sorgulanmalı. Bizden söylemesi…



Bu haber 5344 defa okunmuştur

:

:

:

: