KİTAP YAKMAK DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ İLE BAĞDAŞABİLİR Mİ

Kitap yakmak , dünyamızda belirli zamanlarda meydana gelen ve bu eylemin yasaklanmasını gündeme getirip kuralları oluşturmanın , maalesef çok uzağındadır . Tarih sayfalarına baktığımızda , tarihin her döneminde kitap yakmak olaylarını görürüz .

Kitap yakmak , dünyamızda belirli zamanlarda meydana gelen ve bu eylemin yasaklanmasını gündeme getirip kuralları oluşturmanın , maalesef çok uzağındadır .
Tarih sayfalarına baktığımızda , tarihin her döneminde kitap yakmak olaylarını görürüz .
Dünyaya , tıp bilimini getiren büyük tıp bilgini İbni Sina’nın yazdığı kitap ve belgelerin nasıl yakıldığını . Kaçırılanlarla , batıda tıp biliminin nasıl doğduğunu , tarihte okuyoruz . Beyaz perdeye de yansıtılmış , gerici olaylardan birisi olarak , tarih sayfalarına kara harflerle yazılmıştır .
Yine Avrupa’da , Rönesans devrine geçene kadar , kilisenin yönlendirmesi ile ilerici kitaplar yakılmadı mı ? Tıpla , Fenle ilgili kitapların köküne kezzap dökülmedi mi ?
Rönesans’la birlikte , kitap yakmanın önüne geçilmiş olsa da , Demokrasinin beşiği olan Avrupa’da kitap yakmağa devam edilmiştir .
Hitler Almanya’sı ve Mussolini İtalya’sında , kitaplar meydanlarda tepeler halinde yığılarak yakılmadı mı ?
Ya , İspanya’daki Franko mendeburu , meydanlarda dağlar gibi oluşturulan kitapları yakmadı mı ?
Türkiye’de , her Amerika patentli yapılan darbeden sonra , kitap katilleri , kitap avına çıkıp , kitapları meydanlarda yakmadı mı ?
Son , İslam alemini derinden yaralayan İsveç’teki Kuran-ı Kerim kitabının yakılmasının ardından . Hollanda’da , Kuran kitabı yırtıldı .
Kuran kitabının yakılması ve yırtılmasının , bir düşünce özgürlüğü olduğu ve yasal müeyyidesinin olmadığı . Demokrasinin beşiği denilen Avrupa’da , siyasiler tarafından açıklandı .
Nato genel sekreteri ve İsveç başbakanı bunu teyit etti .
Kitaplar , düşüncenin ileride kaybolmaması için yazı haline dökülen ve sonsuza kadar sürecek olan yapıtlardır .
Düşüncenin kitaplaşmasıdır .
Kuran-ı Kerim de bir düşüncenin sonucu olarak meydana gelen ve kitaplaştırılan bir eserdir .
Düşünce özgürlüğü , başka bir düşünceden doğan fikirlerin toplandığı kitabı yakmak veya yırtmak anlamına gelen açıklamaların , ne kadar ilkel ve gerici nitelikte olduğunu . Sn. İsveç başbakanı ve Nato genel sekreterinden de öğrenmiş bulunmaktayız .
Buna , Kamu Hukukunda .
“ Düşünceyi yok etme özgürlüğü” de denilmektedir .
Dünyada , özgürlükleri yok etme özgürlüğü diye bir özgürlüğü savunan ve ileri süren kim olursa olsun . Temel insan haklarının , ne olup olmadığını , hala daha anlayamadı , kavrayamadı .
Özgürlükleri yok etme özgürlüğü , diye bir özgürlük , hiçbir insan hakkı sözleşmesinde yoktur .
Hele hele bu .
Dünyanın yarısını temsil eden bir nüfusun , kutsal din kitabı olursa .
Temel İnsan Hak ve özgürlüklerinde “vicdan özgürlüğü” diye bir özgürlük var .
Herkes , istediği dini seçmekte özgürdür .
Dünya devletleri , din ve manevi değerleri korumak ve kollamakla mükelleftir . İsveç ve Hollanda , bu konuda sınıfta kalmıştır .
Dünyada , Temel İnsan Haklarından , din , dil , ırk ayırımı gözetilmeksizin herkes yararlanabilir .
BM’ye üye olan tüm üye devletler , bu sözleşmenin altına imza attılar .
İsveç de , Hollanda da .
Bu iki olay karşısında , Avrupa ve Batıdan , ciddi bir ses çıkmamıştır .
Avrupa’nın dini kurumlarından ses çıkmaması , düşündürücü olsa gerek .
Bu son olay , göstermiştir ki .
Avrupa’da insan hak ve özgürlükleri açısından uygulanan icraat ve siyasetin ,
çifte standart olduğudur .
Bu gerçek , ne ilk , ne de son olacak .
Avrupa bu işte .
Sonuç olarak , iki büyük dinin inananlarını , karşı karşıya getiren potansiyel , tehlikeli bir tırmanışı da körüklemiş oldu .
Bu haber 2558 defa okunmuştur

:

:

:

: