Kahramanmaraş merkezli , iki depremden sonra meydana gelenleri Tv. ekranlarından seyrediyoruz .
Ölüler , yaralılar her geçen an artıyor .
Bölge , atom bombası ile bombalanmış vaziyette .
Yıkılan binalar , yıkılmayan ayakta duran binalar .
Depremin şiddeti , bir mazeret olarak gösterilmeye çalışılıyor .
Ayni şiddete maruz kalan , sağlam yapılmış binalara bir şey olmamış .
Moloz yığınlarının altında , kurtarılmayı bekleyen insanların feryadı .
Kurtulanların hayatlarını idame ettirmek için gerekli beslenme ve barınmalarındaki eksiklikler .
Yardım malzemelerinin ulaşımındaki teknik ve organize eksiklikleri .
Hijyen eksikliği nedeni ile salgın hastalıkların meydana gelme tehlikesi .
Çadır kentlerdeki , alt yapı eksiklikleri ve bunlardan doğan sorunlar .
Arama kurtarma ekipleri arasındaki , koordinasyonsuzluk da zaman kayıplarının meydana gelmesinde ve olumsuzlukların yaşanmasında ayrı bir aksaklık .
Arama kurtarma , zamanla yarışı gerektirir . Teknik ve lojistik desteksiz , arama kurtarma , beklenen sonucu doğurmaz .
Bu iki deprem , küçük ülkemizin kaldıramayacağı kadar ağırlıkta acılar yarattı . Çocuklarımızı , yurttaşlarımızı , soydaşlarımızı yitirdik .
Yapılan iddialarda , olması gereken inşaat malzemelerinin yetersiz kullanılması sonucunda . İçindekilere mezar olan binalar ve bunları yapan müteahhitler ve sahipleri göz altına alınıp , cezai soruşturmaların başlatıldığı haberlerini de medyadan öğreniyoruz .
Ne yapılırsa yapılsın .
Gidenleri geri getirmek , mümkün mü ?
Elbet mümkün değil .
Fakat bundan böyle yapılacak inşaatlar için caydırıcı bir etkendir .
Her acı olay kulaklara küpe olmalı .
Kahramanmaraş’taki deprem de bizim kulağımıza küpe olsun .
Gerçi bizde MMOB ‘ den vize almayan inşaatlara izin verilmez . Bu doğru .
Fakat uygulama ne kadar doğru ve ne kadar ciddi denetim yapılıyor .
Onay aldıktan sonra , inşaat sürecinde denetimler gerektiği gibi yapılıyor mu ?
Malzemenin yeterliliği ve kalitesi sıkı bir denetimden geçiriliyor mu ?
Bu konuda kamu oyunda ciddi şüphe ve endişeler var .
Başta , Belediyelerimize büyük görevler düşmektedir . Kuşku duyulan ve ihtiyari isteğe bağlı olarak , isteyen yurttaşların konutlarında , depreme dayanıklılık konusunda , ülke genelinde bir taramaya gidilmesinde . Umulmayacak kadar fayda olacağı kanısındayım .
Bu , ilgili teknik birimlerle ortaklaşa yapılabilir .
Veya .
Bu konuda , uzmanlığa sahip olan kuruluşlarla da olabilir .
Bunun için kamunun yoğun olduğu binalara öncelik verilerek , işe başlanmalıdır.
Okullarımız birinci sırada olmalı .
Zaten bazı okullarımızdan , bu konuda şikayetler gelmektedir .
Ticari olarak yapılan çok katlı binalar da bu taramanın önceliklerinden olmalıdır .
Birçok apartman , gamuş gibi yükselmektedir . Bilmem ne kadar daireye sahipmiş .
Türkiye’de , ticari konutların sonunu görüyoruz .
Müteahhitleri ve sahipleri , kaçan kaçana .
Bizde de , mantar biter gibi birçok bina yükselmekte .
Sakın bu binaları da ayni müteahhitler yapmış olmasın . Bunun araştırılması yapılmalı .
Yapılacak inşaatların , depremle ilgili olan bölümlerinin , daha sıkı denetimi gerekmektedir . Eksiklik varsa , yasal düzenlemeye gidilmesi , behemehal şart olmuştur diye düşünüyorum .
Sn. Baykal’ı da yitirdik .
1973 yılında , Ecevit’in CHP’nden Antalya milletvekili olarak meclise girdi . Seçim kampanyası ve seçimden sonraki bakanlığı döneminde , CHP genel merkezinde , toplantılarda bir araya geliyorduk . 1974 Barış Harekatının kabine üyelerinden biri idi .
1976 CHP Kurultayında , genel başkanlık için Ecevit’le yarıştı . % 34 oy alarak gücünü ispatlamaya çalıştı .
1978 ‘de kurulan 3. Ecevit Hükümetinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı oldu.
12 Eylül 80 darbesi ile , Ecevit’le yolları ayrıldı .
Allah rahmet eylesin . Mekanı cennet olsun . CHP’nin ve Türk Ulusunun başı sağ olsun .