Akıl alır gibi değil. Bu deprem felaketi karşısında bütün dünya birlik oldu, Türkiye’ye yardım yağdırıyor. Yaralar tek tek sarılmaya çalışılıyor. Herkes tek bir insana bile ulaşabilirsek ne mutlu diye seferber oldu. Çocuklar kumbaralarını kırıp paralarını deprem bölgesine gönderiyor. Bütün dünya bu felaket karşısında ayrılığı gayrılığı bir kenara bıraktı, birleşti…
Ancak Kıbrıs’ta ne yazık ki bu deprem felaketi bile bizleri birleştiremedi.
Dünyanın birleştiği bir konuda biz yine ayrışacak bir nokta bulduk.
Malum hükümet geçen hafta apar topar çıkardığı bir kararnameyle kamu özel ayırt emeksiniz maaşlardan yüzde 1 ile yüzde 5 arasında kesinti kararı aldı. Bazı vergilerin yükü de artırıldı.
Türkiye’de bile konmayan vergilerin hızla bizim ülkemizde konmasıyla ilgili tartışma, ne yazık ki yardım seferberliğinin önüne geçti.
Kamuda örgütlü 14 sendika bugün Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak kesintilerle ilgili kararnamenin iptal edilmesini isteyecek.
Muhalefet ve sendikalar hükümeti “fırsatçılık” yapmakla suçluyor. Hükümet ise herkesin elini taşın altına sokması gerektiğini kaydederek, geri adım atmıyor.
Oysa daha en başından bu süreç paydaşlar da dahil edilerek ortak bir şekilde yürütülmeli, böylesi birlik olmamız gereken bir konuda bu nahoş tartışmalara fırsat verilmemeliydi.
Bir milleti millet yapan böyle zamanlarda gösterdiği dayanışma ruhudur. Ne yazık ki yaşanan bu tartışma ortamı bu ruhu oldukça zedeliyor.
Toplanan yardımlarla ilgili dahi ortaya atılan sorular, yenir yutulur gibi değil.
Dışarıdan ülkemizdeki tartışmaya bakanlar yaşananları anlamıyor. Yardım diye yola çıktık. Ama bu gidişle dünyaya rezil olacağız.
Kaş yaparken göz çıkarmayalım. Dünyayı kendimize güldürmeyelim.
Dünyanın neresinde deprem nedeniyle başlatılan yardım seferberliği mahkemeye düşer? Ne yazık ki biz bunu da başardık.
İnsan bu kutuplaşma ortamına bakınca “olmaz olsun sizin yardımınız” diye isyan edesi geliyor.
Bir an önce bir masa etrafında toplanıp bu tartışmayı bitirmeliyiz. Aksi halde yaşananlardan çok utanacağız. Bizden söylemesi…