Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu Kamu İhale (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nı görüşmek üzere bugün toplanıyor.
Sendikalar teyakkuzda...
“Yasayı nasıl geçirmeyiz, hükümeti nasıl engelleriz” diye seferber olmuş vaziyetteler.
Kıb-Tek’in 2 milyar TL borcu olduğunu ve bu şartlarda jeneratör alınamayacağını savunan hükümetin görüşü şu:
“2030 yılında AB jeneratörleri yasaklayacak. Neden 25-30 milyon dolar verelim? Bunun yerine Aksa ya da farklı bir firma jeneratör kursun ve belli süre sonra alıp götürsün. Bizim asıl amacımız zaten orta vadede kablo ile elektriğin bu ülkeye getirilmesi…”
İhale Yasası’nda asla geri adım atmayacağını açıklayan hükümet, bugün yarın bu yasayı geçirecek.
Eleştirebiliriz, tartışabiliriz.
Ancak hükümet etme yetkisi ellerinde olduğuna göre saygı duymak zorundayız.
Elektrikleri keserek, Meclis’in çalışmasını engelleyerek, hükümetin çalışmasını engellemeye çalışmak zorbalıktır.
Bu zorbalığın da kanun önünde cezası olur.
Polis geçen hafta boyunca “şüpheli” denen elektrik kesintilerine karşı tahkikat yapı. Sonucunu yakında göreceğiz.
Ancak bu direnişi demokratik bir mücadele yöntemi olarak görmek, böyle göstermek, en hafif tabirle demokrasiyi anlamamak demektir.
Bu halkın oylarıyla seçilen hükümetin yerine bu ülkeyi sendikalar yönetecekse o halde parti kurup seçime girsinler.
Seçilmiş hükümet de elbette günün sonunda yaptıklarından sorumludur ve hesap verir.
Ancak o hesabın sorulma yeri seçimdir. Sandıktan aldığı iradeyi sendikalara ya da bir takım güç odaklarına devreden hükümetin başarılı olma şansı da yoktur.
Son bir söz de ülkenin ana muhalefetine…
Hükümetin attığı her adıma karşı sendikaları da arkalarına alarak “İstemezük” yaklaşımıyla bu ülkenin geleceğine ilaç olamazlar.
Bu iktidar sonsuza kadar sürmeyecek. Yarın iktidara geldiklerinde bugün yarattıkları tahribatın altından kendileri de kalkamaz. Hepimizin aynı gemide olduğu bilinciyle biraz daha sorumlu bir muhalefet anlayışı geliştirmek, boyunlarının borcudur. Bizden söylemesi…