Muhalefet Meclis içinde, sendikalar Meclis dışında direniyor. Amaç ihale yasasında hükümetin istediği değişikliklerin yapılmaması.
Memlekette başka sorun yokmuş gibi havalimanında uçuşlar engellenmeye, araç kayıt dairesinde işler durdurulmaya çalışılıyor.
Tüm bunların üstüne bir de Teknecik’te nasıl olduğu çok belli olan bir arıza yaşanıyor.
Tesadüf bu ya… Üstelik Kıb-Tek’te örgütlü sendikanın yaptığı “Grevdeyiz, müdahaleye etmeyeceğiz” açıklamasından birkaç saat sonra bu arıza yaşanıyor.
Hükümete karşı direnişte gözler o kadar karartılmış ki, ülkenin karanlıkta kalması bile göze alınıyor.
Bu nasıl memleket sevdası? Bu nasıl ülke gailesi?
Ülkeyi karanlıkta bırakarak mı sorunları çözeceğiz?
Hükümetin üstüne neredeyse topla tüfekle gitmekte kararlı olan ana muhalefet, gözünü iyiden iyiye karartmış vaziyette.
Mesele eğer AKSA ile sözleşmenin bir süre daha uzatılmasına tepki ise insana sorarlar…
2009 yılında 15 yıllık bu sözleşmeyi nasıl imzaladınız? 15yıl boyunca Kıbrıs Türk halkının enerjiyi olması gerekenden yüzde 25 daha pahalı ödemesine nasıl göz yumdunuz?
Tüm bu sorulara, “O zaman mecburduk” diye yanıt veren anlayış, bugün hiçbir hazırlık olmadan 2024 sonunda AKSA’yı bu ülkeden göndermek isterken, enerji sorununa çare bulabilecek mi?
Elbette hayır?
Şurası bir gerçek.
Başta Türkiye’den kabloyla elektrik olmak üzere gelecekteki enerji hamlelerimizi çok daha önceden planlamalıydık.
Ama yapmadık. Bugün bu plansızlığın faturasını ödüyoruz.
Enerji meselesi günübirlik politikalara alet edilmeden ele alınmalı, bağımsız kurullar tarafından siyaset üstü bir şekilde planlanmalıdır.
Yoksa bu gidişle karanlıkta kalma korkusuyla Güney’den gelecek enerjiye mahkum oluruz.
Yok eğer bazılarının gerçekten niyeti buysa, Kıbrıs Türkünün karanlıkta kalmamak için Rumlara avuç açacak hale gelmesi isteniyorsa uyaralım.
Bunu asla izin verilemez. Bu işin şakası yok. Herkes aklını başına almalı, bu halkın geleceğiyle oynamamalıdır. Bizden söylemesi…